Metin Münir

Metin Münir

mmunir@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Türkiye’deki tüm su kaynaklarının geliştirilmesinden sorumlu kuruluş olan Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü (DSİ) 1951’de kuruldu.
Norveç su kaynaklarıyla ilgili ilk yasalarını Osmanlıların Söğüt çevresinden yayılmaya başladığı 12. yüzyılda yapmaya başladı. Norveç, akarsulardan elektrik elde etme konusunda Avrupa’nın bir numaralı ülkesidir. Elektriğinin yüzde 99’unu akarsulardan elde ediyor.
DSİ’nin sitesinden öğrendiğime göre, Türkiye, hidroelektrik potansiyelinin ancak yüzde 21’ini kullanıyor.
AKP’nin iktidara gelmesinden sonra, DSİ bu potansiyelin tamamını elektrik üretiminin emrine vermek için hummalı bir faaliyete girişti. Üzerine tesis kurulabilecek bütün akarsular hidroelektrik santralı yapımı için açıldı. Uzmanlardan öğrendiğime göre, değişik aşamalarda 2000 civarında proje var.

Haberin Devamı

Umursamaz bir gaddarlık
Norveç’te 4000’e yakın nehir sistemi var. Bunlardan birçoğu geliştirilmiş durumda. Geliştirilmemiş akarsu ve şelalelerden ekolojik olarak önemli olanları hiçbir zaman dokunulmamak üzere doğaya bırakıldı.
Eski tesislerde tamirat yapmak, yeni tesis inşa etmek sıkı incelemelerden sonra alınan lisanslara bağlı. Çevrenin korunması için konmuş yasa ve yönetmenliklerin getirdiği birçok kıstas var.
Bizde maalesef elektrik üretmek ve Hazine’ye para kazandırmak dışında hiçbir etkin kıstas yok.
DSİ de başka bir devlet kuruluşu da nehir sistemlerini, akarsulardan ne kadar suyun aktığını bütünüyle incelemiş bile değil. Akarsu bölgelerindeki doğal ve tarihi varlıkların envanteri de yapılmadı. Oysa Türkiye, bitki örtüsü açısından dünyanın en zengin bölgelerinden biri ve en büyük zenginlikler umursamaz bir gaddarlıkla müteahhitlere teslim edilen akarsuların çevresinde. Özellikle Karadeniz bölgesinin kuzeydoğusunda.

Bilgiye ihtiyacımız var
Bu nedenle, hükümetin baraj yaptırma kampanyası görülmemiş bir çevre katliamıyla el ele gitmek zorunda.
Geçen gün DSİ’ye, “Bizde de özgün doğa zenginliği, biyolojik çeşitlilik vesaire gibi nedenlerle ‘burada asla baraj yapılmayacaktır’ şeklinde korunma altına alınmış akarsular var mı?” diye sordum. Cevap vermediler. Olmayan cevabı nasıl versinler?
Türkiye vatan değil sömürge olsaydı sahip olduğu doğal zenginliklere karşı ancak bu kadar yıkıcı, duyarsız ve umursamaz olabilirdik.
Resmi bir ziyaret için Türkiye’de bulunan Veliaht Prens Haakon başkanlığındaki Norveç delegasyonunun görüşmelerindeki en önemli noktalardan birini hidroelektrik yatırımları teşkil edecek. Norveç şirketleri Türkiye’deki hidroloji yatırımlarına ortak olmak istiyor.
İhtiyacımız olan, sadece Norveç sermayesi ve teknolojisi değil. Akarsuların ve içinden aktıkları çevrenin korunması konusunda biriktirdikleri bilgiye olan ihtiyacımız daha da büyük. Hiç ümitli değilim ama umarım istemek birinin aklına gelir.