The Economist'in tarzı herkese; ülkelere, uluslara, siyasi liderlere, şirketlere, yöneticilerine bilgiç ve yukarıdan alan bir tavırla ne yapacaklarını söylemektir. Buyurmaktır demek daha doğru bile olabilir.Bu bir stildir. Ukala ve kendini beğenmiş bir tonda konuşursanız karşınızdakine bildiğinizden çok şeye vakıf olduğunuz izlenimini verebilir, ona karşı bir otorite durumuna geçebilirsiniz. Özellikle bizim gibi dışarıda hakkında yazılan her şeyi Tanrı kelamıymış gibi dikkatle izleyen milletler karşısında. The Economist'in iyi bir dergi olmadığını söylemek mümkün değil ama olağanüstü ukala bir dergi olduğu rahatlıkla söylenebilir. Ukalalık, Londra merkezli, bir milyondan fazla tirajlı derginin kendinin de hedeflediği bir özellik olduğu için alınacaklarını sanmıyorum. The Economist, malum gelişmeler nedeniyle son sayısında Türkiye'yi kapak yaptı. Başyazısında başımıza gelmiş olanların analizini yaptı, elimize bundan sonra izlememiz gereken yolun haritasını tutuşturdu."Batı'nın ülkeleri üzerinde azalmakta olan etkinliği dikkate alındığında, Türklerin kendi siyasi krizlerini kendilerinin çözümlemesi gerekliliği ortada çıkmaktadır" dedi başyazı. "Bunu yapmanın en iyi yolu AKP'yi seçerek ordu müdahalesini reddetmektir. Laiklerin yavaş yavaş ilerleyen İslamizasyona karşı duydukları korku haklıdır; ama AKP'nin sicili bu korkuyu haklı göstermiyor ve bunu bertaraf etmenin yolu askeri müdahale değildir. Korumaya çalıştıkları devletin iyiliği için askerler politika dışında durmalıdırlar."Açık değil mi?Eğer Avrupa Birliği sizi dışlamamış olsaydı ne yapmanız gerektiğini ondan öğrenecektiniz (demek istiyor The Economist). Ama dışladı, üzerinizdeki otoritesini yitirdi. Dışarıdan talimat alamayacağınıza göre çarnaçar kendi sorununuza kendiniz çare bulmak durumundasınız.Ne yapacağınızı biliyorsunuz. Siviller: Siz AKP'yi yeniden çoğunlukla iktidara getirip karışmacı askerlere bir ders verin. Askerler: Siz politikaya karışmayın. Aksi takdirde The Economist amcanız kulağınızı çeker. Kulağınızı çekerim ha! Yazının başlığı da ilginç: "Türkler bir seçim yapacaklarsa, demokrasi laiklikten önemlidir."Laiklik ve demokrasi ikisi arasında seçim yapılabilecek iki şey mi, et mi, balık mı olsun gibi? Laiklik olmadan demokrasi, demokrasi olmadan laiklik nasıl olabilir, özellikle Türkiye gibi bir ülkede? Yazıda bu soruların cevabı yok.Türkiye'de büyük çoğunluk asker müdahalesine karşı çıktı. Bu koşullarda bir darbe sadece AKP'ye değil, herkese karşı yapılmış olacağı için mümkün değildir. Mitingler, seçimlerin erkene alınması, demokratik seçeneklerin öne çıktığını ve önde kalacağını gösteriyor.The Economist yorumunda bunların üzerinde durmadı. Gene de biz aklımızı başımıza toplayalım. The Economist amca kulağımızı çekmesin. mmunir@milliyet.com.tr Demokrasi laiklikten iyidir