Uluslararası Enerji Ajansı Başekonomisti Fatih Birol, "Önümüzdeki ödev son derece zor... Hükümetler (yatırım yapmaları için) ellerinde fenerlerle özel sektöre yol göstermelidir" diyor.Yanımda oturan şahsın yanındaki şahıs, "İyi de bunların fenerlerinde pil yok, ne yapacağız?" diyor arkadaşına gülümseyerek.Dün oluyor bunlar. Türkiye Sanayiciler ve İşadamları Derneği'nin düzenlediği "Enerjide Arz Güvenliği: Politikalar ve Öneriler" konulu konferanstayım. Türkiye'nin, artan enerji talebini karşılaması için yüz milyar dolarlık yatırım yapması lazım. Bu para devlette yok. Yatırımı özel sektör yapacak. O da yapmıyor çünkü hükümet yatırım yapmak için gerekli koşulları sağlamadı. Salonda Türkiye'nin önde gelen enerji şirketlerinin temsilcileri var. Ama bu, açılış konuşmasını yapan Enerji Bakanı Hilmi Güler'de bir stil değişikliğine neden olmuyor. O, her zaman olduğu gibi, yüzünden eksilmeyen tebessümü ve ışığı aksettiren gözlükleriyle, iyi kurgulanmamış, amaçsız, yarı doğrular ve yarı yanlışlar ve hükümetin tasarruflarına dair herkesin bildiği şeyleri anlatmakla dolu bir konuşma yapıyor. Sanki Anadolu'nun ufak bir kasabasında, her şeye inanmaya hazır saf bir topluluğa seçim konuşması yapıyor.Oysa salonda oturanlardan her biri enerji konusunu ondan çok daha iyi biliyor. Hayatlarını bu işe vermişler. Bu işten para kazanıyorlar.Bu konuşmanın ne kadar yetersiz olduğunu, dinleyiciler arasında istihza konusu olduğunu fark eden yok mu bakana akıl verenler arasında? Herkes sessiz bir nezaket içinde dinliyor diye konuşmayı harika mı bulundu sanıyorlar? Kasabada konuşur gibi... Nasıl buldunuz bakanın konuşmasını diye sorduğumda "Laf salatası" diye kesip atıyor bir işadamı.İçime kasvet çöküyor.Konferans topu topu dört saat sürüyor ama Türkiye'nin neden geri kalan ülkeler liginden terfi edemediğini dehşet verici bir açıklıkla göstermeye yetiyor.Bakan, iktidarı temsil ediyor. Salondaki işadamları sermaye, donanım ve girişimi temsil ediyorlar. İkisi bir araya gelse, yani güç ve donanım bir olsa böyle bir yazı yazılmayacaktı.Ama bu güç ve donanım enerji konusunda da, başka bir konuda da Türkiye'de hiç bir araya gelmiyor.İktidarı olup da donanımı olmayanlar ile (politikacılar) donanımı olup da iktidarı olamayanlar (özel sektör) arasında bir cebelleşme sürüp gidiyor. Toplantıdaki en genç konuşmacı olan, Petrol Platform'un Başkanı Batu Aksoy'un önerdiği gibi, Güler bürokratlarını, özel sektörü ve ilgili bütün kuruluşları bir araya getirerek uzun vadeli bir Ulusal Enerji Politikası oluşturmalıdır.Aksi takdirde, enerji güvenliğinin ve küresel ısınmanın damgasını vuracağı, alışageldiğimiz dengelerin altüst olmaya başladığı bir yüzyılda Türkiye'nin enerji politikası (adını unuttuğum birinin dediği gibi) popo tekmeleme yarışında tek ayaklı adamdan daha etkin olamaz. mmunir@milliyet.com.tr 'Laf salatası' diyorlar