Metin Münir

Metin Münir

mmunir@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

1998’de, Dinç Bilgin, sahibi olduğu Yeni Yüzyıl gazetesini müteahhitlikten milyoner olan Korkmaz Yiğit’e sattı.

Yiğit gazeteyi devralamadan hapse atıldı. Yeni Yüzyıl patronsuz kaldı. İki ay kadar bir zaman elleri arkasına bağlı olmadan patronsuz, sansürsüz gazetecilik yapmanın tadını çıkardık.

Ve Türk bankacılık tarihindeki en büyük organize para kaçırma operasyonunun perde arkasını ortaya çıkardık.

Bana bunu dün sevgili dostum, gazeteci Kerem Çalışkan hatırlattı.

Olay siyaset, bürokrasi, mafya, istihbarat ittifakının Türkiye’yi dibe ittiği, Atilla Karaosmanoğlu’nun sözleri ile “Türk ekonomisinin AIDS’li bir hastaya benzediği,” rezil, Çillerli Yılmazlı yıllarda meydana geldi.

Haberin Devamı

İş Bankası, yönetim kurulu kararı ile, 1995’te adı sanı duyulmamış, asker kaçağı, kredibilitesi sıfır bir işadamına 150 milyon dolar kredi verdi.

Ortaya çıkaranlar cezalandırıldı

O zamanlar bir bankanın, bir firmaya, bir defada 150 milyon dolar kredi verdiği duyulmuş şey değildi.

Sadece bir maşa idi krediyi alan kişi. Paranın büyük bir bölümü ağır sıklet bakanlarının, mafya babalarının cebine girdi.

Kredi hiçbir zaman geri ödenmeyecek, eritilip gidecekti.

Ama İş Bankası’nda çalışan iki dürüst adam buna mani oldu. Biri avukat diğeri murakıp iki kişi, rutin bir denetim sırasında, Bursa şubesinde olayı ortaya çıkardı.

Normal bir ülkede banka genel müdürü ile yönetim kurulu üyelerinin ve olayı tezgâhlayan bir sürü üst düzey yöneticinin görevi suiistimalden hapsi boylaması gerekiyordu.

Ama burası Türkiye idi. Suçu işleyenler değil ortaya çıkartanlar cezalandırıldı.

Murakıp “bankanın teamüllerine aykırı davranmaktan dolayı” kınama cezası aldı ve “çalışmalarında olumsuzluğa rastlandığından” maaşından kesinti yapıldı.

Avukat “Üstleri hakkında şeref ve namusa dokunacak beyanlarda bulunma ve bunu belgeleyememe” ile itham edildi ve işine son verildi. Emeklilik hakları yakıldı.

Ama olay ortaya çıkmış oldu. Bankayı 11 yıldır yöneten 61 yaşındaki genel müdür, 1998’de istifa etmek zorunda kaldı.

Masumlar ağladı suçlular güldü

Haberin Devamı

Bütün bunları ve daha birçok şeyi Yeni Yüzyıl’da yazdım.

İş Bankası büyük bir reklam veren idi. Reklamları keser korkusuyla diğer gazeteler olayı görmezden gelmeyi ya da yüzeysel bir şekilde dokunup bırakmayı tercih etti. Yeni Yüzyıl’da da aynı endişe olabilirdi.

Kerem’i arayıp “Yazmaya devam mıyız?” diye sordum. “Atış serbest,” dedi.

İş Bankası Yeni Yüzyıl’a reklamları kesti ama yazmaya devam ettik.

Ama hikâye yarım kaldı. Çünkü Kerem parasızlıktan Yeni Yüzyıl’ı kapatmak zorunda kaldı. Son sayısında bütün çalışanların bir resmi vardı ve şu başlık: Tadilat Nedeniyle Kapalıyız.

İş Bankası’nın tarihindeki bu olay tipik bir Türk hikâyesi olarak kaldı: Masumlar ağladı, suçlular güldü. Kredinin mimarı olan başbakan, bakanlar, işadamları, olayın Susurluk’la ilgisi, işlenen cinayetler, aynı ekibin, daha sonra batan 4-5 bankadan yürüttüğü paralar karanlıkta kaldı.

Ve Kerem Çalışkan gibi gazeteciler ve Yeni Yüzyıl gibi gazeteler “tadilat nedeniyle kapalı” kaldığı sürece karanlıkta kalacak.

Olmuş, olan ve olacak birçok rezalet gibi.