Gözünüz aydın. Milletvekili seçme ve yerleştirme sınavları sona erdi. Dört partide, kırktan az kişi, kırk milyon seçmenin kimleri seçeceğini tayin etti. Size sandığa gidip seçilenleri seçmek kaldı.
Iskartaların yanında, parti başkanlarının sevmediği milletvekilleri, düşünceleri onlarınkiyle uyuşmayanlar, zaman zaman dik durup ne düşündüğünü söyleyenler de temizlendi. Geriye zıp diye ayağa kalkmayı, ilkokul çocuğu gibi alkış tutmayı becerenler veya becerebileceği sanılanlar kaldı.
Genel merkezlerde sabahlara kadar sürdürülen çalışmalarda bazı katların diğer katlarla ilişkisi kesilmiş. Cep telefonları kapatılmış. Konuşma yasağı getirilmiş. Sanırsınız savaş ilan ediliyor veya kozmik sırlar görüşülmekte.
Listeye kimin gireceği, listeye girmeye aday olanların ve yakınlarının ve gazetecilerin dışında (ki, Tanrı’ya şükür, ben onlardan biri değilim) kimin umurunda? A değil B olması ne fark eder herhangi bir ildeki seçmen için?
Seçme ve yerleştirme sınavındaki yasaklara uymada on üzerinden on alan parti AKP olmuş. Erdoğan parti dışındakileri bile durdurduğuna göre parti içindeki sıkıyönetime harfiyen uyulmasından normal ne olabilir?
Milletin vekili olmayacaklar
CHP’de ise... Eh... CHP’yi biliyorsunuz. Laçka. Yasaklara uyulmamış. Kazananlar ve kazanmayan isimler sızmış. Büyyük skandal. Büyyük!
Acaba demokratik ülkelerde olduğu gibi ön seçim yapılsaydı kimler milletvekili adayı olurdu? Kimler liste başı olurdu? Hangi güç dengeleri meydana gelirdi ve kabine kimlerden kurulurdu?
Bunu hiçbir zaman bilemeyeceğiz.
İsterseniz seçimlerde milletvekili seçiyorum diye kendinizi kandırabilirsiniz. Ama gerçekte parti başkanlarına nefer seçmektesiniz.
Seçilenler Meclis’teki yerlerini seçildikleri illerdeki halka değil, parti başkanına borçlu olduklarını biliyor. O nedenle seçildikleri ilin pek dertleriyle uğraşmayacaklar. Herhangi bir konuda o ilin eğilimine göre değil, partinin talimatına göre durum alacaklar. Örneğin, Mersin ölümüne nükleer santrala karşı olabilir ama o bölgeden seçilen AKP milletvekili olamaz. Bir sonraki seçimlerde milletvekili adayı olmaları gene parti başkanına bağlı olan milletvekili bağımsız düşünemez. Parti başkanının esiridir.
Başka türlü olabilir mi? Bugün hayatında üç dört defadan fazla gitmediği bir ilden aday gösterildi, gelecek defa hiç gitmediği bir ilden gösterilebilir. Eğer yeteri kadar cici çocuk olurlarsa. Ne uğraşacaksın?
Milletin vekili olmayacak seçilenler. Parti başkanının vekili olacaklar.
Geçen gün aday listeleri açıldıktan sonra meddahlar ekran alıp neyin neden olduğunu veya olmadığını ad nauseum (Latince, mide bulandırıcı ve saçma bir derecede anlamında, harika bir deyim) didik didik ettiler. Ama hiç kimse sürecin demokratik olmadığından bahsetmedi. Hiç olmazsa benim dinlediğim programlarda.
Parti başkanı diktatörlüğü demokrasisi nisan yağmuru gibi normal geliyor olmalı.