Birkaç yüz taşın yapıştırılmasıyla meydana gelen, alt kısmında büyük, yuvarlak bir delik olan bir küre.
Kürenin tepesinde yedi-sekiz sivri uç var. Uçlardan her biri alttan başlayarak yukarı doğru ufalan taşlardan inşa edildi.
Yapının en göze çarpan ayrıntısı, deliği çevreleyen yaka. Küçük bir taca benzeyen bu pliseli yaka ayrıştırılması imkânsız küçük taşların birbirine yapıştırılmasıyla oluştu.
Bu küre bir ev - çapı bir milimetrenin 150 binde biri olan bir konut.
Cümlenin sonunda yer alan noktadan ufak olan bu yapı bir tür amip olan Difflugia coronata’nın portatif konutudur.
Amip en küçük yaratıklardan biridir. Tek bir hücreden ibarettir. Ama bu hücre bir canlının ihtiyacı olan her şeyi yapması için ona yetiyor. Besleniyor, dışkı çıkarıyor, hareket ediyor, çoğalıyor.
Amip hareket ederken altında kalan minik besin zerrelerini içine alır, sindirir ve artığını dışarı atar.
Çiftleşmeden doğurur. Belirli bir büyüklüğe ulaşınca gövdesi ve gövdesini kontrol eden nükleus (nüve) ikiye bölünür. Çoğalması böyle olur.
Sanırım bu herkes tarafından biliniyor. Ama bazı cins amiplerin, korunmak için, salyangozlar gibi, kendilerine barınak yaptıkları ve bunu çekerek taşıdıkları pek bilinen bir şey değil.
Sinir sistemi olmayan, tek hücreye sahip bir yaratık resimde gördüğünüz bu karmaşık ve zarif yapıyı nasıl yapabiliyor?
Sorunun cevabı çok basit. Hiç kimsenin bir fikri yok.
Amip kendini bir yerden başka bir yere sürüklerken içine sadece besin değil, zamanla bir topa dönüşen minik taş parçacıkları da çeker. Çoğalma zamanı gelince, içindeki nükleus DNA’sının bir tıpatıpını yaparak ikinci bir nükleus yaratır. Gövde ikiye ayrılır. Bir nükleus bir tarafta, diğeri diğer tarafta kalır ve bu şekilde tam iki amip ortaya çıkar.
Ev amiplerden birine miras kalırken diğeri taş topunu devralır. Bölünme tamamlanınca bu taş topu gövdeden çıkar ve resimde gördüğünüze benzer bir ev haline gelir.
Taşlar nasıl gövdeden ayrılır ve bu mucizevi yapı haline gelir? Amipe bu evi yapma “talimatını” veren bilgi veya içgüdü tek hücresinin neresinde saklı? Bunlar da bilinmiyor.
Bilinmeyenler bundan ibaret değil.
Amip, tek hücresiyle, hangi yöne doğru hareket etmesi gerektiğine nasıl karar veriyor? Neden hareket ediyor da olduğu yerde durmuyor? Hangi gıdayı içine alacağını, hangisini almayacağını ona söyleyen nedir?
Bazı taşlar işine yaramayacak kadar küçük, bazıları büyüktür. Hangilerinin uygun olduğunu nasıl seçer? Bir ev yapmaya yetecek kadar taşı biriktirdiğini nasıl anlar? Hem büyük hem de küçük taşa ihtiyacı var. Örneğin, “Yeteri kadar küçük topladım, birkaç tane daha büyük toplarsam kâfi miktarda taşım olacak” der mi? Ve en büyük soru. Bu minik yaratık kendine miras kalan taşları nasıl ve ne kullanarak çimentolar da bu sofistike yapıyı meydana getirir?
Glasgow Üniversitesi’nde Hayvan Mimarisi ordinaryüs profesörü olan Mike Hansell’in Built by Animals adlı kitabında bunları okurken aklıma başka sorular da geldi. Kâinatı boydan boya dolaşsak içinde bu kadar mucize ve güzellik barındıran bir ikinci dünya bulabilir miyiz? Bu güzelliğe karşı insanın gözleri nasıl bu kadar kör olabilir?