ABD Başkanı Barack Obama’nın Avrupa ziyareti, Avrupa Birliği kapılarının Türkiye’ye kapalı olduğunu bir daha duymamıza yaradı.
Obama, Avrupa liderlerine, Türkiye’ye AB’ye tam üyelik vermenin İslam dünyasıyla daha güçlü bağlar kurma yollarından biri olduğunu söyledi.
Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’nin tepkisi (esneme) “Ben bu üyeliğe hep karşı oldum ve olmaya da devam ediyorum” oldu. “AB konularında karar AB ülkelerine aittir.”
Alman Şansölyesi Angela Merkel de “Türkiye’nin AB ile daha yakın ilişki içinde olması hepimizin çıkarınadır” diye konuştuktan sonra, “Bunun üyelikten çok ‘imtiyazlı bir ortaklık’ şeklinde olması iyi olacaktır” dedi.
Yıldırım hızında yasa
Neredeyse 50 yıldır Türkiye demokratikleşmekte AB’ye, ekonomide IMF’ye güveniyor. Bu iki kurumun dürtüklemesi olmadan yapılan reformların sayısı doktorsuz çocuk doğuran kadın kadar az.
Kriz vurmadan ekonomik reform yapılmıyor. AB üyeliğine doğru atılan adımları ise aşağılık kompleksi içindeki bir salyangozun hızıyla ölçmek mümkün.
Kimse hükümetin elini tutmuyor. AKP’nin Meclis’te rahat bir çoğunluğu var. Erdoğan partisine, kadını erkek, erkeği kadın yaptırmak dışında, her şeyi dikte edecek güce sahip.
İşine gelen bütün yasaları yıldırım hızıyla geçirmesini pekâlâ biliyor.
O zaman, örneğin ihale yasasını değiştirmekteki hız ve titizliği AB reformları konusunda neden göstermiyor? Neden ekonominin ihtiyaç gösterdiği köklü değişimin emaresini görmüyoruz?
Onlar ve biz!
Cevap kısa ve basit.
İşine gelmiyor.
Türkiye ne kadar demokratikleşirse yöneticilerin keyfi iş yapma alanı o kadar daralır. Yönetici elitin korkusuz cep doldurma özgürlüğü de buna paralel olarak buharlaşmaya başlar.
Bütün amaç da o değil mi? Ya da amacın büyük bir bölümü?
Demokrasi ile rüşvet ve yolsuzluk arasında ters bir ilişki var. Biri çoğaldıkça, diğeri azalır. Amaç demokrasi ise yolsuzluğa set çekerisiniz, yolsuzluk ise demokrasiye.
Bunu biz de biliyoruz, Sarkozy de, Merkel de, AB’ye girmemizi istemeyen diğerleri de.
Biliyoruz da ne işimize yarıyor?
Kan grubu gibi bir şey. Bilebilirsin ama değiştiremezsin.
Yöneticilerimizle aramızda imtiyazlı bir ortaklık var. Onlar imtiyazlı, biz ortak.