Barack Obama’nın mali istikrar programı ABD ekonomisini canlandıracak ve bu canlılık da dünya ekonomisine sirayet edecek diye ümit edenlerdenseniz iyimserliğinizi bir süre ertelemeniz gerekecek.
ABD’nin yeni Maliye Bakanı Tim Geithner’in geçen hafta açıkladığı program Atlantik’in her iki yakasında derin bir hayal kırıklığı yarattı.
Program iki cephede krizle mücadele etmeyi amaçlıyordu: Talebi artırarak ekonomiyi canlandırmak, mali sistemi tamir ederek tıkanan kredi kanallarını açmak.
Genel tepki, bu programla bu amaçları gerçekleşmenin imkânsız olduğudur.
Eski yönetimin sağladığı fonlara ek olarak ekonomiye 800 milyar dolar civarında para pompalanmasının öngörülmesine rağmen program konusunda çoğunluğun görüşü olumsuz.
Harcama yetkisi yetersiz
Açıklanan önlemler genelde müphem ve yetersiz bulunuyor. Finans sistemini ayağa kaldıramayacağı düşünülüyor. Finans sistemi ayağa kalkmadan da ne kadar tüketim artırıcı önlem alınırsa alınsın ekonominin iyileşmesi mümkün değil, deniyor.
Nobel ödüllü ekonomist Paul Krugman yeni yönetimin Kongre’den kâfi miktarda harcama yetkisi almadığı görüşünde.
“Obama, Kongre’den aşağı yukarı talep ettiğinin tamamını aldı ama alması gerekenin tamamını istemedi” diyor.
Bazı ekonomistlerin hayal kırıklığı o kadar derin ki daha ilk ayını doldurmamasına rağmen Obama yönetimine “başlar başlamaz başarısız” damgasını vurdular.
Hayal kırıklığının temel nedeni, hastalığın esas nedeni olan bankacılığın sorunlarını halledemeyeceğinin düşünülmesi.
ABD’deki büyük mali kurumların çoğu iflas durumundadır. Bankaların bilançolarında milyarlarca dolarlık “zehirli” varlık var. Bu varlıkların büyük bir bölümü geri ödenmesi imkânsız veya şüpheli konut kredileri ve bunların üzerine bina edilmiş kâğıtlardan kaynaklanıyor.
Uluslararası Para Fonu (IMF) Amerikan finans sisteminin kredilerden doğan kayıplarının 2.2 trilyon dolar olduğunu tahmin ediyor. Ekonomideki durgunluk arttıkça kredi kartlarından, oto kredilerinden ve bireysel ve ticari kredilerden doğan alacaklar bu kayıpları artırıyor.
Ekonominin kalbi bankalar
Para ekonominin kanı ise, bankalar kalbidir. Bankalar bu durumda iken, yani kalpleri iyi çalışmazken, ekonominin para çarkı dönemez. Kredi veremezler.
Bankacılık sağlığına kavuşmaz, kredi sistemi eskisi gibi çalışmaya başlamazsa durgunluğun sona ermesi, hatta kötü gidişin yavaşlatılması bile durdurulamaz.
Geithner’in programı derin bir hayal kırıklığı yarattıysa da bir konuda düşüncelerin berraklaşmasını sağladı. Washington’un bankalara el koymasından başka bir çare olmadığı konusu artık açıkça tartışılır hale geldi.
YARIN: Bankalara el konmasının mantığı