“Dün Obama’nın yemin törenini izlerken gözyaşlarımı tutamadım” diye yazdı bir analist dün raporunda. “Sonra Bloomberg kanalına geçtim, bu defa da hıçkırıklarımı tutamadım.”
Gözyaşları akmış seller gibi çünkü, Amerika Birleşik Devletleri’ni iyimserlik ve ümit havası sararken, dünya ekonomisinin kötü gitmesiyle ilgili haberler aralıksız devam ediyordu.
Obama bir fark yaratacak mı?
Evet. Elleri temiz, inanırlığı olan, Kongre’nin ve Temsilciler Meclisi’nin desteğine sahip bir politikacı ve sağlam bir ekonomi takımı kurdu. Kararlı ve ciddi. Muhakkak fark yaratacak. Ama ne kadar?
Dünyayı sarmış olan ekonomik krize Amerika neden olmuş olabilir. Ama Amerika, Obama’lı veya Obama’sız, tek başına krizi ters çeviremez.
Çok genel hatlarıyla durum şöyle özetlenebilir:
Krizden önce dünyada iki tür devlet vardı:
Çin, Almanya, Japonya gibi ihracat ve tasarruf yapan ülkeler. Artan petrol ve gaz fiyatlarına paralel olarak rezervlerini şişiren Körfez ülkeleri de bu sınıftadır.
Bir de bu bunların tasarruflarını borçlanan ve tüketen ülkeler vardı. Bunlar, da başta ABD olmak üzere İngiltere, İspanya ve Avustralya gibi zengin Batılı ülkelerdir.
İkinci kategori ülkede borçlananlar (gene ABD’deki düşük gelirli mortgage borçluları başta olmak üzere) battı ve harcamaları azaldı. Büyük tüketim yapan bu ülkelerin borçlanılamaz, harcayamaz olma durumu birinci kategorideki Çin, Japonya ve Almanya gibi ülkelere de sirayet etti. Onların da ihracatları, gelirleri, tasarrufları ve, bunlarla bağlantılı olarak, harcamaları düştü.
Dünya insanların ellerini cebine sokmaya korktuğu bir mahalle haline geldi. Kişi için felaket olan müsrifliğin ekonomi için bereket olması ilginç bir çelişkidir.
Bu gam kervanı nasıl geri çevrilebilir?
Hiçbir fikrim yok. Olanların fikirlerinin de geçerli olduğundan şüpheliyim. Bir şeyler sona erdi. Bu kesin. Ama neyin başlıyor olduğunu bilmek mümkün değil.
Fransız İhtilali gibi bir şey yaşıyoruz. XVI. Louis 1789’da devrilirken, birçok insan önemli bir şeyler olmakta olduğunun farkındaydı. Ama işin nereye varacağını, ihtilali yapanlar dahil, kimse tahmin etmedi.
Bence, nasıl bir deprem başladıktan sonra durdurulamazsa, bu kriz de dibe vurmadan durmayacak. Daha dibe vurmadık. “Batmasına izin verilemeyecek kadar büyük” bankaların “kurtarılamayacak kadar dandik” olduğunu kabul etme noktasına daha gelmedik, örneğin.
Ama hiç olmazsa cici bir ABD Başkanı var. Bush’tan, Tanrı’ya bin şükür, kurtulduk.