Metin Münir

Metin Münir

mmunir@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Gerald Ford, ABD’yi altüst eden Watergate skandalından sonra başkanlığı 1974’te Nixon’dan devraldığında “Uzun kâbus sona erdi” demişti.
Daha sonraki bir konuşmasında da tipik alçakgönüllülüğüyle, kendinden fazla bir şey beklenmemesini ima ederek, “Ben bir Ford’um, Cadillac değil” demişti.
Barack Obama’nın başkan seçilmesiyle hem uzun bir kâbus sona eriyor hem de çoğunluğun Cadillac olduğuna inandığı bir Demokrat senatör ABD’nin dizginlerini eline geçiriyor.
Ocak ayında yerini Obama’ya bırakacak olan Bush kâbusunu sadece Amerika değil bütün dünya gördü. Amerika’nın en aptal savaşı olduğu artık hemen herkes tarafından kabul edilen Irak istilası Washington’un prestijini en alt düzeye indirdi. Amerika’ya ekonomik krizlerin anasını yaşattı.

Haberin Devamı

Genel kanaat olumlu değil
Çoğunluk Obama’nın bu gidişi ters çevirmesini bekliyor. Becerip beceremeyeceğini hep beraber göreceğiz.
Onun ise bu konuda hiç şüphesi yok.
İşte seçildikten sonra söyledikleri:
“Amerikan liderliğinde yeni bir şafak sökmek üzeredir. Amerika’nın meşalesi acaba eskisi kadar parlak yanıyor mu diye merak edenlere şunları söylemek isterim: Bu gece bir defa daha kanıtladık ki, ulusumuzun gerçek kuvveti silahlarımızın gücünden veya zenginliğimizin büyüklüğünden değil yaşamaya devam eden ideallerimizin kudretinden geliyor. Demokrasi, özgürlük, fırsat ve söndürülemez umut.”
Amerika’da her yeni başkan seçildiğinde Türkiye’de eğilim, onu çıkarlarımızı ne kadar zedeyeceği veya koruyacağı açısından değerlendirmektir. Bu açıdan Obama ile ilgili genel kanaat olumlu değildir.
Bunlar korkularımız: Amerikan askerlerini Irak’tan erken çekerek Türkiye’yi kuzeyde Kürt yarı-devletiyle, güneyde İran güdümünde Şii bir yönetimle baş başa bırakacak. Kıbrıs’ta Yunan tarafını tutacak. Ermeni soykırımını kabul edecek, vesaire.

Kendimizi yeniden yaratalım
Bunlar olabilir veya olmayabilir.
Ama Obama’nın bizim için esas önemi, seçilebilmiş olmasıdır. Obama zencidir. ABD 18-30 yaş grubunun yüzde kırkı zencilerden, İspanyol asıllılardan ve diğer azınlıklardan müteşekkildir. Obama’nın seçilmesinde bunların sandığa koşmasının büyük bir rolü vardır. Ama ona beyazlar da oy verdi.
Amerikalılar onu renginden, ırkından, sınıfından bağımsız olarak, temsil ettiği ümit için seçtiler.
Bizde bugün bir Kürt genelkurmay başkanı, bir Alevi cumhurbaşkanı olabilir mi? Ve olamaması bizim ülkemiz hakkında ne düşündürüyor?
Obama’nın bizim için esas önemi, sordurması gereken sorular bunlardır.
Obama’nın başkan seçilmesi Amerika’nın kendini yeniden yaratmakta rakipsiz olmaya devam ettiğini kanıtladı.
Bizim de kendimizi yeniden yaratamamakta.