Metin Münir

Metin Münir

mmunir@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Erdoğan kaset yoluyla MHP’yi “şekillendirmek, yeniden tasarlamak istiyorlar” diyor ama değerlendirmesi yanlıştır.
Şekillendirmek istedikleri seçimler, Meclis ve ülkenin geleceğidir.
Kaset kampanyasını yürüten gizli hafiyeler başka hikâyeler anlatıyor ama asıl amaç MHP’yi seçmenin gözünden düşürmek, baraja takılmasını, Meclis’e girmesini engellemektir. Meclis’in bileşimini AKP lehine değiştirmektir.
MHP’nin içinde olmadığı bir Meclis büyük bir olasılıkla AKP’nin içinde istediği gibi at koşturacağı bir Meclis olur. Çünkü MHP barajı aşamazsa onun kaybettiği sandalyelerin çoğunu AKP alacak. Bu da, muhtemelen, Erdoğan’ın anayasayı değiştirmek için ihtiyacı olan süper çoğunluğa kavuşmasını sağlar.
Böyle bir çoğunluğa sahip olan Erdoğan’ın yeni anayasa veya Kürt açılımı gibi hayati konularda uzlaşma aramasına gerek kalmayacak. Erdoğan’ın tek adam statüsü daha da pekişecek, otoriter eğilimleri güç kazanacak.

Kaset olayının etkisi
Özet: Başarılı olur, olmaz ayrı. MHP operasyonunun amacı AKP’yi bir ‘süper güç’, onun üzerinde hâkimiyet, mutlak olan Erdoğan’ı tartışmasız ‘tek adam’ yapmaktır.
Deniz Baykal’ın istifasına neden olan kaset olayı ile MHP’nin önde gelen politikacılarından onunun istifasına neden olan kaset olayları aynı gece ve gündüz kadar farklıdır.
Birincisinin hedefi Baykal’ı saf dışı bırakıp CHP’nin önünü açmak, bir iktidar seçeneği olabilmesinin zemini hazırlamaktı. Bu bakımdan AKP’nin zararına bir gelişme idi.
MHP’ye yönelik kaset operasyonunun amacı ise MHP’nin önünü kapatmak, seçim şansını azaltmaktır. Bu bakımdan AKP’nin kârına bir gelişmedir.
Ama AKP’nin kârına olan Türkiye’nin zararınadır. Çelişkili görünmekle beraber, Başbakan’ın kişiliği dikkate alındığında, istikrar için, daha büyük değil daha küçük bir AKP çoğunluğu daha iyidir.

İsim telaffuz edilmiyor
MHP aleyhine yürütülen eşi görülmemiş adilikteki kampanyanın en ruh çökertici yanlarından biri AKP’nin tavırdır.
Kaset olayı patlak verdiğinde Başbakan’ın bunu tel’in etmesi, suçluların derhal yakalanması için emir vermesi beklenirdi. Ama tam tersi oldu. Erdoğan MHP’nin aşağılanmasını propaganda malzemesi olarak kullanmaya başladı. Ta ki rezalet ters tepmeye, kamuoyunda MHP’ye karşı sempati yükselmeye başlayıncaya kadar.
Bir üçüncü korkunçluk milletvekilleri, parti liderleri dâhil hiç kimsenin “bu olayın arkasındakiler herkes tarafından biliniyor” demesine rağmen, korkudan, kimsenin adını telaffuz edememesidir. Tıpkı Harry Potter’deki Voledmort gibi.
Ne günlere kaldık.
Son şeklini halkın oylarıyla değil ‘O ki Adı Söylenemez’in gizli hafiyelerinin komplolarıyla alacak bir Meclis tarafından idare edilecek bir ülkeye doğru adım adım ilerliyoruz.
Hükümetin kılı kıpırdamıyor.
En büyük korkunçluk da bu.