Metin Münir

Metin Münir

mmunir@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Suriye’deki çatışmaların ortaya çıkardığı en önemli gerçeklerden biri bu ülke hakkında hemen hemen hiçbir şey bilmediğimizdir.
Korkunç Bush ve korkunç muhafazakârları Irak’ı işgal ettiğinde de bu ülke hakkında çok az şey bildiğimizi fark etmiştik.
Yarın öbür gün İran altüst olduğunda, yüzyıllardır rakip olduğumuz bu ülke ile ilgili bilgimizin de çok yüzeysel olduğunu keşfedeceğiz.
Amerikalılar Mars’a yolladıkları laboratuvara bizde olmayan bir şeyin adını verdiler – “Curiosity.” Merak...
Çevremizdeki ilginç, karmaşık, korkunç ve güzel ülkelere karşı duyduğumuz merak sıfıra yakın.
İran ve Arap ülkeleri diplomatlarımızın tayin olmak istemedikleri yerlerin başında gelir.
Medya savaş halleri dışında hiçbir zaman bu ülkelere önem vermez.
Kitapçılarda bu ülkelerle ilgili bir tek kitap bulamazsınız.
Bu ülkelere bakan ‘think tank’lar emekleme aşamasında.
MİT’in bile komşularımızla ilgili istihbaratı sığdır.
Osmanlı yüzyıllar boyunca Ortadoğu ve Körfez’i hakimiyeti tuttu. Buna rağmen Türkiye’nin hiçbir kurumunda bu ülkelerle ilgili derin bilgi yok. Dolayısıyla, kamuoyu da bilgisizdir ve manipülasyona müsaittir.
Bu yüzden bir çok insan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun Türkiye’yi ateşe sürükleyen Ortadoğu politikasını ülkeyi yücelten bir aktivite olarak görüyor.
Davutoğlu, Dışişleri Bakanı olmadan önce, Türkiye’nin, Ortadoğu’da sıkıcı ama zamanın testinden geçmiş, etkin, kesin çizgilere sahip, başını ağrıtmayan bir dış politikası vardı.
Türkiye Araplar arası anlaşmazlıklarda ve Arap-İsrail çatışmasında tarafsızdı. Bu tarafsızlığın iki alt bölümü vardı. İsrail’in Araplardan zorla aldığı toprakların geri vermesi ve Filistinlilere devlet kurma hakkı tanınması.
Türkiye’nin bir Ortadoğu ülkesi değildi. Ortadoğu ile bağlantıları olan bir ülke idi. Türkiye pozisyonundan kazandığı ağırlıkla Ortadoğu’da arabuluculuk yapabilir ama hiçbir biçimde taraf olmaz.
Davutoğlu bu prensipleri yerle bir etti. Türkiye’yi, bölgenin çözümsüz ve korkunç sorunlarına taraf yaptı. Dünyaya Sünnilik penceresinden bakan bir Ortadoğu ülkesi haline getirdi. Suudi Arabistan ve Katar ile birlikte Sünni ekseni kurdu. Türkiye’yi, bölgede, eskiden olduğu gibi, ABD ve İsrail’in çıkarlarına çalışır hale getirdi.
Avrupa Birliği’ni gündemden düşürdü.
Daha birkaç yıl önce Suriye ile İsrail, İran ile Batı arasında arabuluculuk yapan Türkiye bu üç ülkeye de hasım oldu. Şii Irak’la kanlı bıçaklıdır. Esad’ı devirmeye çalışıp dolaylı olarak İsrail’e hizmet etmekle birlikte bu ülke ile de kavgalıdır. Bu bölgedeki tek “dost” Irak Kürtleridir.
Deneyimli bir diplomatın sözleri ile “Saflık, romantizm, bilgisizlik, danışmama ve katiyen ders almamak” Davutoğlu’nun temel özellikleridir.
Türkiye bunun bedelini ağır ödeyecek.
Kendi elimizle ekstra bir ivme kazandırdığımız PKK terörünün eriştiği yeni boyut bu politikanın ilk zehirli meyvesidir. Davutoğlu yerinde durdukça, son olmayacak.
Davutoğlu, Türkiye için, katıksız bir felakettir.

Haberin Devamı

YARIN:
SURİYE: “YAZI” BEN KAYBEDİYORUM, “TURA” SEN KAZANIYORSUN