1990’da Irak Kuveyt’i işgal edince Türkiye 34 devletle birlikte ABD’nin yanında Saddam Hüseyin’e karşı savaşa girdi.
O zamanlar Başbakan olan Turgut Özal, halkı ikna etmek için Türkiye’nin savaştan ekonomik çıkar elde edeceğini söyledi, “Bir koyup üç alacağız” dedi.
Bu hesabın tuttuğunu sanmıyorum. Ama bazı şirketler Kuveyt’ten para kazandı. Bunlardan biri işadamı İbrahim Çeçen’in İçtaş adlı şirketidir.
Kuveyt-İran sınırında her iki ülkenin gömdüğü mayınlar ve savaş sırasında ABD’nin havadan attığı patlamamış bombalar vardı. Saddam yenilince Kuveyt bölgeyi mayınsızlaştırmaya karar verdi ve işi Türkiye, İngiltere, Mısır gibi müttefik devletlerin şirketleri arasında bölüştürdü. Türkiye’ye düşen işi İçtaş aldı.
İsrail şirketi TAHAL
Bu konudan bana ilk defa mayın yazılarımı araştırırken konuştuğum bir İngiliz mayın şirketinin patronu bahsetti.
Bunun üzerine İçtaş’ı araştırmaya başladım ve TAHAL adlı bir İsrail şirketi ile Türkiye’de ortak işler yapmış olduğunu öğrendim.
Acaba Çeçen, TAHAL ile ortaklığını Suriye hududundaki mayınlı bölgeyi temizlemek için harekete geçiriyor olabilir miydi? Kaynaklarım bana TAHAL’ın bölgede tarım yapmakla ilgilendiğini fısıldamıştı.
TAHAL, İbranice Tikhnun ha-Mayim le-Yisrael kelimelerinin kısaltılmışıdır. İsrail İçin Su Planlama anlamına geliyor. Bir devlet şirketi olan TAHAL, 1952’de Tarım Bakanlığı’na bağlı su kaynakları departmanları ile İsrail su şirketi Mekorot’un mühendislik bölümünün birleştirilmesinden meydana gelmiştir. Hisselerinin yüzde 52’si İsrail devletine aittir. TAHAL Consulting Engineers Ltd adı altında inşaat ve yatırım işlerine girmiştir.
“İsrailliler GAP’ta toprak satın aldı” yaygaraları, bu şirketin DSİ için Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde bir sulama projesi üstlenmesiyle başladı. Ama güvenilir kaynaklardan aldığım bilgiye göre, bu bölgede TAHAL’a ait arazi yoktur.
İlginç bir tesadüf eseri bunları araştırırken Çeçen’den telefon aldım. Tanışmıyorduk. Mayın konusunda çıkan yazılarımı okumuştu.
“Gerçeğe yakın yazıyorsunuz” diye söze başladı. Bir yanlışımı düzeltmek istiyordu. Türkiye-Suriye hududunu mayından arıtmak işinin hükümetin ileri sürdüğü gibi “milyarlarca dolar”lık değil, 500 milyon dolarlık bir iş olduğunu yazmıştım.
‘Ucuza yapılabilir’
Çeçen bu rakamın da abartılı olduğunu düşünüyordu.
“Biz Kuveyt’te mayın işine girdik. Yanımıza Amerikalı taşeron bir firma alarak mayınları temizledik. 500 kilometrekarelik araziyi 14 ayda 50 milyon civarında bir paraya bitirdik. Hem biz para kazandık, hem Amerikalı taşeronumuz para kazandı, hem de Kuveytli sponsorumuz” dedi.
Yabancıların Kuveyt’te iş yapmaları için yasal olarak Kuveytli bir ortak bulmaları zorunludur. Buna sponsor denir.
Çeçen, “Size verdiğim rakamlar resmi kayıtlarda var, bilinmeyen bir şey değil” dedi.
Benim kaynaklarım (belki beni saf buldukları için) 500 milyon dolar diyorlardı ama Çeçen’in tecrübesine göre bu iş çok daha ucuza yapılabilirdi.
“Ne kadara?” diye sordum.
“Tahminime göre 100 milyon doların altında rahat yapılabilir” dedi.
Ona “TAHAL’la bu işe girecek misiniz?” diye sordum. Girmeyeceğini söyledi.
Oysa hükümet işin “milyarlarca dolar”a mal olacağını iddia ediyor ve bu rakamın arkasına sığınarak Türkiye’nin işin altından kalkacak parası olmadığını söylüyor.
Çeçen’in söylediklerini size, hükümetin gerçekleri saptırarak takas usulüyle birilerine toprak kiralamak istediğinin son kanıtı olarak sunuyorum.