Kürt sorunu nasıl hallolur? Güneydoğu’da, Kürtlerin çoğunlukta olduğu bölgeye, üyesi olmaya hazırlandığımız Avrupa Birliği’nin bazı ülkelerinde uygulandığı gibi otonomi vererek. PKK’lıların tamamını affederek.
Kalıcı çıkar yol bu. Ama birçok insan, birçok nedenle, bunu bırakın kabul etmek duymak bile istemiyor.
Bu kadar korkunç mu bunları konuşmak?
İspanya 1970’lerde yeni bir anayasa yazarak onu meydana getiren değişik dil ver ırk gruplarına geniş otonomi verdi. İngiltere 1990’larda İskoçya’ya otonomi verdi. Dibimizdeki Irak’ta Kürtler otonom bir statüden yararlanıyor.
Başka ülkelerde (Güney Afrika örneğin) korkunç gaddarlıklardan sonra büyük barışma girişimleri oldu. Demokratik ülkelerde azınlık hakları uzun zamandan beri yükselişte.
Meclis’te temsil edilen siyasi partiler dünkü yazımda bahsettiğim şekilde bir Ulusal Konsey kurmalı ve bu konuları tartışmalıdır.
Uzlaşma, günlük politikanın demagoji ve bayağılıklarının üstüne çıkma zamanıdır.
Ülkemizin siyasi kimliği, 1920’lerde, o günlerde Türkiye’nin yok olma tehlikesi ile karşı karşıya olmasından korkan kişiler tarafından şekillendirildi. Bu korku, bugün dahi fırındaki ekmek kokusu gibi, bütün kurumlara ve yasalara sinmiş vaziyettedir.
Özgürlük ve eşitlik sorunu
Çoğunluk, Türkiye’nin bütünlüğünün herkesin bir örnek Türk ve Müslüman, doğru ve çalışkan olmasıyla sağlanabileceğine inandırıldı. Ancak bunun sonucu eşitlik değil, Türk ve Müslümanların egemen olduğu bir toplum oldu.
Kürt (ve Alevi ve diğer azınlıklar) sorunu, bir anlamda bu egemenliğin elden bırakılmak istenmemesi sorunudur.
Kürt sorunu, benden önce bin kişinin de söylediği gibi, bir özgürlük ve eşitlik sorunudur. Farklılıkların üzerinden bir çim biçme makinesi gibi geçme politikasının, bu ülkeye mutluluk ve müreffeh getirmediği ortadadır.
O zaman bırakalım yüzlerce çiçek açsın. Herkes istediği gibi olsun.
Bırakabilir miyiz?
Sanmıyorum. Çoğunluk buna hazır değil. Mantık değil, duygular hâkim. Siyasi ve askeri yapıda radikal kararları alacak cesaret yok. Hükümet daha çok yığınak, daha çok karakol, daha çok sınır ötesi harekât, daha ateşli nutuklarla işin halledileceğini sanmaya başladı.
Her iki tarafta da “Savaşa devam” çığlığı atanlar, nefret bankasına kan yatırmaya devam etmek isteyenler, unutmasın. Kanın faizi kandır.