Kürt sorunu konusunda son yıllarda yapılan en akıllı önerilerden biri
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’ndan geldi.
Arkadaşımız Fikret Bila’ya konuşan Kılıçdaroğlu yükselişe geçen PKK terörü karşısında, “Hükümeti suçlamak istemiyorum; bu tür olaylar üzerinden siyaset yapılmasını veya siyasi kazanç beklenmesini doğru bulmuyorum” diyerek söze girdi.
Ve şöyle devam etti:
“Terör, Türkiye’nin ulusal bir sorunudur. Bu soruna da ulusal düzeyde yaklaşmak gerekir. Terörle mücadele için ortak bir proje geliştirmemiz lazım. Bütün partilerin, devlet kurumlarının, anayasal kuruluşların, üniversitelerin, sivil toplum kuruluşlarının bir araya gelmesi lazım. Hep birlikte terörle mücadele için ulusal politika oluşturmamız lazım.”
Bu sözler iki önemli unsur içeriyor. Birincisi CHP’nin hükümet ne der veya yaparsa yapsın karşı çıkma politikasından vazgeçmesidir. Baykal’ın akılsız ve yıkıcı politikasını terk etmesidir.
İkincisi Kürt konusundaki tek çözüm yoluna işaret etmesidir. Kürt sorunu ulusal uzlaşma olmadan çözülemez. Bunun için yeni bir kurul veya konsey meydana getirilmelidir.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül birkaç ay önce, bu bağlamda, ana muhalefet partisi başkanının da Milli Güvenlik Kurulu toplantılarına katılmasını önermişti.
Bu iyi ama yetersiz bir öneridir.
Cumhurbaşkanı’nın başkanlığında toplanan ve ordu komutanları, başbakan, bakanlar ve istihbarat örgütü başkanının üye olduğu MGK, Türkiye’nin en üst düzey istişare kuruludur. Burada görüşülen her şeyi muhalefet partileri ile paylaşmak gerekmez, belki doğru da değildir.
Doğru yol Gül ile Kılıçdaroğlu’nun görüşlerini birleştirmek ve Cumhurbaşkanı’nın başkanlığında toplanacak bir ulusal konsey kurmaktır. Bu MGK’dan ayrı olmalı, Kürt sorunu başta olmak üzere ulusal konularda (Kıbrıs, Aleviler, azınlıklar v.s. gibi) üst düzey uzlaşma sağlayacak bir platform meydana getirilmelidir.
Yasaya ihtiyaç yok
Böyle bir yapıyı kurmak için yasaya ihtiyaç yoktur. Herkesin uymayı kabul edeceği centilmenlik kuralları yeter.
Böyle konseylerin, bir tanesi Kıbrıs (Rum) Cumhuriyeti’nde olmak üzere başka ülkelerde örnekleri var.
“Birbirine en ağır lafları etmeyi alışkanlık haline getirmiş siyasi liderler bırak Kürt meselesini çözmek milli takıma antrenör bulamaz” diyebilirsiniz.
Ama bir yerde şeytanın ayağını kırmak gerekir. O bizimkini yıllardır kırıyor.
Ancak ayaküstü önerilerle yol alınamaz.
Kılıçdaroğlu ve Gül’ün akıllı önerileri geliştirilmeli, ayrıntılandırılmalı ve diğer liderler ikna edilmelidir.
Bazı konuların siyasi çatışma dışında bırakılması gerektiğini anlayacak olgunluğu kazanmalıyız.
Türkiye’nin kendine bir iyilik yapma zamanıdır.