Metin Münir

Metin Münir

mmunir@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Çevre Bakanlığı’nın projeye 500 küsur milyon euro sağlayacak Alman, Avusturya ve İsviçre’ye verdiği taahhütler arasında en talihsiz olanı yeniden yerleşimle ilgilidir.
Bakanlık, Ilısu’nun yerinden edeceği 60-70.000 kişiyi Dünya Bankası’nın standartlarına uygun bir biçimde başka yerlerde iskân etmeyi kabul etti. Ama bunu yapması imkânsızdı. Ve borçlandığı ülkelere söz verirken bakanlık bunu biliyordu.
Nedeni açık: DSİ ne kadar samimiyetle istese de Türkiye’nin iskân yasaları buna müsait değildir.
Yeniden yerleşimin söz verildiği gibi yapılabilmesi için yeni bir iskân yasası yapılması gerekiyordu. Resmi kaynaklardan öğrendiğime göre, bu konuya dikkati çekildiğinde Eroğlu’nun tepkisi “Bana yasa getirmeyin” oldu.
DSİ kamulaştırma dairesinden öğrendiğime göre, baraj için 300 küsur kilometrekare arazinin kamulaştırılması gerekiyor. Kreditörlere verilen söze göre, inşaat kamulaştırma aşama aşama tamamlanmadan başlamayacaktı. Çevre Bakanlığı bu sözü de tutmadı.

Haberin Devamı

Yol genişletildi
Baraj inşaatında kullanılacak ve uzunluğu yaklaşık 54 km olan Mardin-Dargeçit yolunun yaklaşık 10 kilometresi kamulaştırma yapılmadan genişletildi. “Köy muhtarlarından onay yazısı alındı” dedi kaynağım, “Ama bunların hiçbir yasal geçerliliği yoktur. Yol güzergâhındaki tümüyle özel mülkiyete ait topraklara girildi. Halkın bu toprakların üzerindeki ekili ürünleri bile tazmin edilmedi. Şikâyetleri görmezden gelindi” dedi kaynağım.
Aynı kaynağa göre, baraj şantiye alanındaki servis yollarının açılmasında da kamulaştırma yapılmaksızın özel mülklere girildi. Yine halkın ürün zararları tazmin edilmedi, şikâyetleri dikkate alınmadı.
Bu konuda yapılan bir başka ayıp, ne olup bittiğini soran kredi kuruluşlarına söylenen yalandır.
Yolun bir kısmı yapıldıktan sonra, hükümet 18 Aralık 2008 tarihli Resmi Gazete’de Mardin-Dargeçit yoluyla ilgili olarak acele kamulaştırma kararı çıkardı ki acele kamulaştırma, yani el koyma tümüyle uluslararası standartlara aykırıdır.
“Acele kamulaştırma kararını takiben...” dedi kaynağım, “...kredi garantör kuruluşları açıklama istedi. Nurol’un da telkiniyle verilen cevapta bu yol inşaatının barajla ilgisi olmadığı, acele kamulaştırma kararının kamuya ait mülkiyet devirlerinin hızlandırılması için alındığı açıklandı. Böylece kredi kuruluşları bu yol güzergâhındaki toprakların kamu mülkü olduğu yanılsamasına düştüler.”

Haberin Devamı

Finansman yapısı çöktü
“Çevre Bakanı’nın önayak olduğu acele kamulaştırma kararı, Nurol’un yolu açmaktaki acelesi ve ayıbını örtmeye yönelikti” diyor kaynağım. “Bu açık.”
Bu konuda DSİ de Nurol da yorum yapmak istemedi.
Kreditörler geçen ay başında projeden çekildi ve barajı yapmak için kurulan finansman yapısı çöktü.
Çevre Bakanı Veysel Eroğlu proje çıkmaza girmeye başlayınca kabahatin kimlerde olduğunu açıkladı: “Bölücüler... O bölgenin kalkınmasını istemeyenler, oradaki vatandaşımızın refah ve huzurunu istemeyen kişiler.”
Ilısu Barajı’nın yapılmasını istemeyenler arasında her türlü insan bulunabilir ama ne kadar gürültü çıkarırsa çıkarsınlar, bunların hiçbirinin projeyi durduracak gücü yoktur.
İşin neden yürümediği, bu yazıda da kısmen anlatılmaya çalışıldığı gibi, bellidir. Eroğlu, Ilısu gibi karmaşık bir projeyi sonuçlandıracak yeteneğe sahip değildir.
Bu arada, 6 Ağustos Ilısu Barajı’nın Başbakan tarafından temelinin atılışının üçüncü yıldönümüydü.
Eroğlu o tarihte Devlet Su İşleri Genel Müdürü idi.
İşini bilen biri olsaydı, eline çimentolu küreği vermeden önce Başbakan’a Ilısu için kreditörlere verilen sözleri tutmak için en az üç ile beş yıl gerektiğini söylerdi.