Metin Münir

Metin Münir

mmunir@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

KKTC kurulduğundan beri iflas süreci içindedir. Türkiye’nin adada bulunduğu 36 yıl içinde ne Ankara ne de Kıbrıslı Türkler kendi ayakları üzerinde durabilecek bir ekonomik düzen kurmak için gayret sarf etmedi.
Ekonomik durum her zaman bozuktu ama 2004-2009 döneminde uçurumdan yuvarlanmaya başladı.
Bu yıllarda Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) önce Serdar Denktaş’ın Demokrat Parti’si (DP), sonra AKP destekli Özgürlük ve Reform Partisi (ÖRP) ile koalisyon halinde iktidarda idi. Önce M. Ali Talat on dört ay kadar başbakanlık yaptı. O cumhurbaşkanı seçilince koltuğa Ferdi Sabit Soyer oturdu.
İktidardaki CTP Ankara’ya yeni bir teklif yaptı. “Türkiye işlerimize çok müdahil oluyor. Bu kurumsal gelişimimizi etkiliyor. Onun için Türkiye ile ilişkimiz IMF biçimi bir ilişki olsun” dedi.
Ankara “Tamam” dedi. Taraflar 2004-2006 yılları arasında geçerli olacak bir anlaşma imzaladı. Türkiye KKTC bütçesinin cari açığını kapatacak, karşılığında KKTC özelleştirme, vergi, sosyal güvenlik, tarım alanlarında reformlar yapacaktı. “Bu arada karışmadık” diye konuştu Ankara’dan üst düzey bir kaynak.
“Ama KKTC eski huylarından vazgeçmedi. 2006’da memurlara çok yüksek zam verdiler. Vermeyin, dedik. Dinlemediler. 2007’nin ikinci yarısında ekonomi durgunluğa girdi. Ek para istediler. Vermedik. 2008’de gene memurlara artış verdiler.”
Ankara’dan para koparamayınca CTP-ÖRP hükümeti KKTC’deki bütün kaynakları kullanmaya başladı.
İş yapıldı diyorlardı
“Sosyal güvenlik fonları ve kamu bankalarını boşalttılar ve bunu bizden gizlediler” dedi kaynağım. “Müteahhitlerin paralarını yemeye başladılar. İş yapıldı diyorlardı, parayı yolluyorduk, müteahhitlere vermek yerine cari harcamalarda kullanıyorlardı.”
Ankara bütün bunların müsebbibi olarak Başbakan Soyer ile Maliye Bakanı Ahmet Uzun’u görüyor.
O dönemlerde üst düzey görevlerde bulunmuş bir kaynağım ise Türkiye’nin de kabahatli olduğunu söylüyor.
“IMF olmayı kabul etmişsen durumu sıkı sıkıya kontrol edeceksin ve programın sapmasına izin vermeyeceksin” dedi bu kaynak. “Ne demek bizden gizlediler. Gözünüzü açmış, işinizi ciddiye almış olsaydınız sizden hiçbir şey gizlenemezdi. Beceriksizliklerini kapatmaya çalışıyorlar. Resmi Gazete’yi de mi okumuyordunuz?”
2008’e gelinip bütün kaynaklar tükenince Soyer Ankara’ya gitti ve 250-300 milyon ek kaynak istedi. Türkiye acil mali önlemler şartı ile evet dedi. Bu arada küresel kriz de patlak verdi.
Bir paket hazırlandı ama halka acı ilacı içirmeyi Soyer’in gözü tutmadı.
“Bunları yapamam” dedi. Lefkoşa’ya döndü. Erken seçim ilan etti.
CTP seçimleri kaybetti. Derviş Eroğlu iktidara geldi. “Aynı tabloyu onun da önüne koyduk” diye konuştu kaynağım. “Memurlara on üçüncü maaş ödemesini yapmamak hariç diğerlerini yaparım dedi, gitti.” Ama sözünü tutmadı ve Cumhurbaşkanlığı seçimine kadar oyaladı.
Bu arada yılda 50 milyon dolar zarar etmekte olan KTHY battı. Kıbrıslılar son ana kadar Türkiye alıştıkları gibi devreye girer ve kurtarır diye beklediler ama bu defa karşılarında başka bir Ankara vardı.
Başbakan’ın da desteğini alan Kıbrıs İşlerinden Sorumlu Cemil Çiçek, Eroğlu’nun yerine Başbakan olan İrsen Küçük’ün önüne IMF benzeri, köklü reformlar içeren bir anlaşma koydu.
“Yardım verdim, ne yaparsanız yapın, dönemi kapandı” dedi.

Haberin Devamı

Yarın: Eskİ dönem gerçekten kapandı mı?