Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) iflasın eşiğinde sallanıyor. Sistem hem ekonomik hem de siyasi olarak tıkandı.
Ankara’da resmi kaynaklardan öğrendiğime göre devlet maliyesi dünyada ender görülen bir çarpıklık içinde. Kamu harcamalarının Gayri Safi Milli Hasıla içindeki payı yüzde 70 civarında. Bütçenin yüzde 85’i maaşlara harcanıyor. Ancak bütçede bu kadar para yok. Toplanan vergiler maaş ödemelerinin ancak yüzde 73’ünü karşılıyor. Daha da beteri personel giderleri milli gelirden daha hızlı arttığı için durum kötüleşiyor. Bütçe açığı 2007 ila 2009 arasında yaklaşık dört misli arttı.
Kamunun diğer kollarında durum daha iyi değil. Adada faaliyet gösteren üç kamu bankasının neredeyse bütün kaynakları maaş ödemek ve yandaş kredilendirmek için kullanıldı.
Memur ve işçi emeklilik fonları maaş ödemelerinde kullanılmak için “tamamen boşaltıldı.”
Kamu iktisadi teşekkülleri de batak. Hemen hemen hepsi Türkiye’de iş yaptıkları kurumlara borç taktılar, yıllardan beri ödemiyorlar.
Öyle ki Türkiye’de bazı hastaneler adada yapılamayan ameliyatlar için devlet hesabına yollanan hastaları kabul etmemeye başladı.
Kıbrıs elektrik kurumun KIBTEK’in 200 milyon lira borcu, ayda 16 milyon lira alıp işe gelmeyen mühendisleri var ama bilançosu yok. Gerçek mali durumunun ne olduğu meçhul.
“TMO’dan alınan arpanın parası ödenmedi. Türk Telekom, Eximbank, Devlet Hava Meydanları, Türk Hava Yolları’na, Türksat’a büyük borçlar var” diye anlattı kaynağım.
Harcamaların neredeyse dörtte üçünün kamu sektörü tarafından yapılması özel sektörün ekonominin sınırlarına itilmesi sonucunu verdi.
Her dört gençten biri işsiz.
Turizm, sözde en büyük sektörlerden biridir ama otellerde ortalama doluluk oranı yüzde 30 seviyelerinde. Kumarcılar adayı boykot etse ayakta durabilecek çok az otel var.
Maliye Bakanlığı o kadar profesyonellikten uzak ki “Şu anda ne kadar borcu var kamunun dediğimiz zaman hazine rakamı bir ayda getiriyor” dedi kaynağım.
Halktan reform talebi yok
KKTC’de yürekler acısı olan sadece ekonomi değil. Siyasi sistem de batak. Ekonomide dönen paranın çoğu elinden geçtiği için politika bir dağıtım ve bölüştürme merkezine dönüştü. Rüşvet ve yolsuzluk kol gezmekte.
Küçük bazı istisnalar dışında halk kolaya alıştığı için bu müflis sistemi desteklemekte, durum feci olmasına rağmen reform talebinde bulunmamakta.
“Toplum halinden memnun toparlanma ihtiyacı duymuyor” diye konuştu Ankara’da bir resmi kaynak.
Siyasetin iş yapıcı kolu olan bürokrasinin durumu değişik değil. Çoğu pis ve bakımsız olan devlet dairelerinde iş bilmeme, bilgisizlik, disiplinsizlik hüküm sürüyor.
“Bakanlıklar çalışmama üzerine kurulmuş” dedi eski bir bakan. “Saati gelince herkes gidiyor. İş bitmiş bitmemiş kimsenin umurunda değil.”
Siyasi partiler durumu ters çevirecek entelektüel altyapı ve yetenekten yoksun. Hiçbirinin dişe dokunur ekonomik programı, gelecek için vizyonu yok.
“KKTC’de vizyon verecek siyasi yapı yok” diye şikâyet etti Ankara’daki kaynağım. “Siyasetçi çözüm üretmiyor. Bundan dolayı herkes neye sahipse onu korumaya çalışıyor. Kamu çalışanları, emekliler maaşına sarılıyor. Sendikalar ele geçirdikleri yasal yetkilere sarılıyor. Turizm tesisleri kumar lisanslarına sarılıyor. İşadamlarının bir kısmı ya ithalatta tek, ya tek bayi. Onlar da bu durumlarına sığınıyorlar. Başka aktörleri devre dışı bırakmaya çalışıyorlar.
“Sendika yöneticileri, siyasetçiler, imtiyaz üzerine iş kurmuş işadamları bu sistem değişmesin diye engelliyorlar desteklemek yerine. Üstü kapalı mutabakat var KKTC’de: Türkiye’den daha fazla para nasıl alınır. Başka hiçbir konuda mutabakat yok.”