Hem Türkiye, hem de KKTC’yi biraz tanıyan bir gazeteci olarak yıllardır beni en çok şaşırtan şey, bu kadar yakın bu iki ülkenin birbirini nasıl bu kadar az anladığı, tanıdığıdır.
Sadece halklar birbirleri hakkında yalan yanlış ve eksik bilgilerle dolu değildir. Her iki ülkenin politikacıları ve bürokratları da bu bilgisizlik ummanında yüzmekte.
Ne yazık ki, birkaç istisna dışında, gazeteciler de bu kategoriye dâhildir. Kıbrıs’ta Türk medyasını temsil edenler özellikle kabahatlidir. Hep sabuna suya dokunan haberlerden kaçındılar. Aralarından orasını gerçek yüzüyle anlatan biri çıkmadı.
Geçen hafta Lefkoşa’da yapılan ve Türkiye’de tepki çeken miting bu karşılıklı bilgisizliğe bir defa daha şaşmama neden oldu.
Başbakan Erdoğan’ın kızgın ilk tepkisi yanlış bilgiler içeriyordu. Kıbrıs’ta ne on bin lira alan memur var, ne de miting Rumların desteğiyle yapıldı. Demek ki Başbakan’ın yanında onu Kıbrıs konusunda doğru brif edecek insan yok. Bu çok sakıncalı bir durum.
Türk bayrağı yoktu
Sanırım Erdoğan’ın daha sonra yatıştırıcı bir biçimde konuşmasında, kullandığı sert sıfatlardan pişman olması kadar doğruyu öğrenmesinin rolü de vardı.
Kıbrıs, Devlet Bakanı Cemil Çiçek’in sorumlulukları arasındadır, ama izlenimim odur ki o Kıbrıslılardan nefret ediyor.
Geçen gün arkadaşımız Fikret Bila ile konuşan Çiçek, daha önce başkalarına söylediği bir şeyi tekrarladı. Mitingde “KKTC ve Türk bayrağı yoktu, ama Rum bayrağı vardı,” dedi.
Rum bayrağı diye bir bayrak olmadığına göre neden bahsetmiş olabilirdi?
KKTC, bütün eksikliklerine rağmen, Türkiye’den daha demokratik bir yerdir ve ortalama Kıbrıslı, ortalama Türkiyeliden daha ılımlı ve liberal, daha dünyaya açıktır. Bu nedenle Türkiye’de olması mümkün olmayan şeyler orada olur, söylenmesi düşünülmeyen şeyler söylenir. Bu şeyler orada yasak değildir.
Erdoğan için savcıları göreve çağırmak bir refleks haline geldi. Kıbrıs’taki mitingde hoşuna gitmeyen pankartları taşıyanlar için de aynı çağrıyı yaptı. Ama ona kulak asan olmayacak. Orada anayasa, yasalar ve hukuk düzeni ayrıdır.
Orasını Türkiye terazisiyle ölçmek yanlıştır. Orası başka bir ülkedir ve oradaki Türkler başka türlü Türk’türler.
Yasak mı?
Aslında Kıbrıs’taki durumu en iyi anlaması gereken AKP’dir. Çünkü Kıbrıs aynen Türkiye gibi ufuk değiştirmek, yasalarını ve kurumlarını yenilemek ve vesayetten kurtulmak ihtiyacındadır.
Fark KKTC’nin on yıl arkadan gelmesidir. KKTC’nin reform ihtiyacında olduğunu anlamaması ve anlamak istememesidir. Ve fark, AKP dâhil, Türkiye’nin de bunu anlamamasıdır.
AKP gittikçe artan bir oranda Kıbrıs’a sömürge muamelesi yapıyor ve oranın yerli halkına saygısızlık yapıyor. Bu tutumunu değiştirmesini öneririm. Çünkü halkın duyduğu infial Türkiye’de hissedilenden çok daha derindir. Ve sonuçları sanıldığından vahim olabilir.