Metin Münir

Metin Münir

mmunir@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Önce, kimleri getirmediğini söyleyeyim.Başbakan yardımcılarından birinin kardeşini getirmedi.Son seçimlerde başarısız olan bir partiliyi getirmedi.Dini bütün bir bürokratı da. Eski bir arkadaşını da.Eşi kraliyet ailesinin giyim koduna uyan bir emekli memuru da.Dünya Bankası eski başekonomisti Sir Nicholas Stern'i getirdi. Yani, işin başına yetkin, adı saygı ve güven uyandıran bir kişiyi tayin etti. Siyasi ve dini eğilimi bizim partiye uysun demedi. "Haftada kaç defa kiliseye gidiyor?" diye sormadı. "Bizim oğlanın da cebi biraz para görsün" demedi. "Bizimkilerin en kötüsü onların en iyisinden iyidir" demedi. İngiltere Başbakanı Tony Blair iklim değişikliğinin ekonomisini araştırmak için bir komisyon kurmaya karar verince başına kimi getirdi? Sonuç 700 sayfalık bir rapor. Pazartesi günü Blair'e sunuldu. Raporun tamamı aynı gün Maliye Bakanlığı'nın web sitesinde yayımlandı.* Bu güne kadar iklim değişikliğinin dünya ekonomisinde yaratması olası yıkım üzerine hazırlanmış belki de en iyi rapor. Avrupa Birliği'nin iklim konusundaki aksiyon planına temel teşkil edecek muhtemelen. Blair bu raporu kullanarak G-8'ler diye bilinen zengin ülkeler grubunu iklimdeki kötü gidişi durdurmak için önlemler almaya ikna etmeye çalışacak.Raporu herkes ciddiye aldı. Amerika'dan Hindistan'a tepkiler geliyor.Kimse "Kim lan bu Stern?" demedi. Herkes onun uluslararası çapta saygın bir ekonomist olduğunu biliyor. Onun için, bulgularının şu veya bu yana çekilmiş olabileceğini düşünülmüyor. Özetle, Blair doğru adamı buldu ve ortaya doğru bir iş çıktı.Bu olgu bir anlamda ülkeler arasındaki gelişme farkının bir ölçüsüdür: Bir ülke en yetkin kişileri işbaşına getirmekte ne kadar başarılı ise o kadar gelişmiştir. Ehil yönetici, herhangi bir projede başarılı sonuç almanın ilk koşuludur. Türkiye'de birçok konuda uluslararası çapta insan var. Ama bunların kilit mevkilerde bulunması istisnaidir. Siyasi mekanizma liyakati değil, sadakati ödüllendirir. Genellikle, siyasetin birinci amacı hizmet değil, ranttır. Kararlara şekil veren kişisel çıkardır. Onu için kararların çoğu çarpıktır. Çünkü rantla kamu yararı bağdaşmaz. Rant, proje başarılı olsa da olmasa da geleceği için başarı hedef olmaktan çıkar. Hatta, rant açısından çoğu zaman başarısız olmak daha kârlıdır. Çoğunlukla en iyilerini kilit mevkilere getirmediğimiz için biz "müşteri devletiz." Sürekli birinci viteste giden bir araba gibi çok gürültü çıkarıyoruz ama fazla mesafe alamıyoruz.* http://www.hm-treasury.gov.uk/independent_reviews/ stern_review_economics_climate_change/sternreview_index.cfm mmunir@milliyet.com.tr Sonuç?