John Mortimer’in adını muhtemelen duymamışsınızdır. İngiltere’nin ünlü avukatlarındandı. 1970’lerde birçok büyük ifade özgürlüğü davasının avukatlığını yaptı. Ama romancı olarak daha da ünlüydü. Hayatı ve romanları iç içeydi. Romanlarının kahramanı olan Horace Rumpole, Mortimer gibi avukattı ve ihtisası, onunki gibi, özgürlükleri savunmaktı.
Mortimer, zaman zaman, sırf ifade özgürlüğünü ilgilendirdiği için, inanmadığı davaların da başarılı savunuculuğunu yaptı. Pornografiden nefret ediyordu, mesela. Buna rağmen pornografik olduğu iddiasıyla toplatılan Lady Chatterly’nin Âşığı romanını savundu ve yasağı kaldırttı.
“Özgürlük” dedi, geçen ay 85 yaşında ölen Mortimer, “onaylamadığınız şeyleri başkalarının yapmasına izin vermektir.”
Bu cümleyle Economist dergisinin Mortimer’le ilgili anma yazısında karşılaştım. Onaylamadığınız şeyleri başkalarının yapmasına izin vermek... Kızgın ve kavgalı bir ülke için huzur reçetesi, diye düşündüm.
Ama bu reçeteyi kaç kişi okuyabilir? Bu ülkede tasvip etmediği şeyleri başkalarının yapmasına izin vermeye hazır kaç kişi var? Ve özgürlük denilen şeyin başkalarının özgürlüğünün kendi özgürlüğünüz kadar saygıya layık olduğunu kavrayan?
Düşünecek olursanız, onaylamadığınız şeyleri başkalarının yapmasına izin vermemek despotluğun ve fanatikliğin tarifidir.
Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu TÜBİTAK’ın çok okunan bir dergisi var. Editör, mart sayısının kapak konusu olarak Charles Darwin’i (1809-1882) seçti. Bu günlerde Darwin’i kapak yapmayan bilim dergisi yok çünkü 2009 İngiliz doğabilimcinin doğumunun 200’üncü yıldönümüdür.
Darwin sevilmiyor
Ama TÜBİTAK’ın patronları sayıyı çöpe attı ve editörü görevden aldı.
Darwin köktendinci Müslümanların ve Hıristiyanların en sevmediği bilim adamıdır çünkü insan dahil tüm canlıların teker teker yaratılmadığını, doğal seçilim yoluyla bir ya da birkaç ortak atadan evrildiğini öne sürdü.
Kamuoyu araştırmalarına göre, bu teoriye düşmanlıkta başı çeken iki ülkeden ilki ABD, ikincisi Türkiye’dir.
Buna karşılık medeni dünyada, evrim kuramına gösterilen tahammül, çağdaşlığın ölçülerinden biridir.
Evrim teorisine inanmakta serbestsiniz. Ama bir bilim kurumunun böyle bir özgürlüğü yoktur. Eğer adında bilim kelimesini taşımaya devam etmek istiyorsa.
Olayı açıklama çabasında TÜBİTAK (http://www.tubitak.gov.tr) “baskı veya sansür” söz konusu olmadığını iddia ediyor. Editör, yetkilerini aşıp kendi kafasına göre Darwin’i kapak yapmıştı. Kurumun evrim kuramına yaklaşımı “bütün bilimsel olgulara ve teorilere yaklaşımından farklı değilmiş. (Bu yaklaşım her ne ise?) Ayrıca, konu Bilim ve Teknik dergisinde “detaylı ve yeterli olarak” ele alınacak ve bir sayı bu konuya tahsis edilecekmiş.
Buna da inanmakta serbestsiniz.
Eğer benim gibi kurumun sitesine ulaşmak için TÜBİTAK’ı Google’da ararsanız, kurumun adresinde “Türkiye’de müspet bilimlerde araştırma ve geliştirme faaliyetlerini ülke kalkınmasındaki önceliklerine göre geliştirmek, özendirmek” olduğunu görürsünüz.
Belki de buradaki kilit deyim, “ülke kalkınmasındaki öncelikler”dir.
Onları da kimin tayin ettiği malum. Ülkenin ne kadar kalkındığı da.