Metin Münir

Metin Münir

mmunir@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Devlet Su İşleri (DSİ) Genel Müdürlüğü bir araziyi kamulaştıracağında önce uzlaşma yolunu dener.
Müdürlüğün uzmanları arazi fiyatını tespit eder. Bu fiyattan vatandaşla anlaşma yolu denenir. El sıkışılırsa ne ala. Sıkışılmazsa mahkeme marifetiyle araziye el konur. İşe başlanmasını geciktiren, meşakkatli bir yoldur bu. Vatandaş davayı kaybederse bir üst mahkemeye gidebilir. İş uzar.
DSİ’den öğrendiğime göre ülke çapında uzlaşma yoluyla kamulaştırma oranı %80 dir.
Hasankeyf’i su altında bırakacak olan Ilısu bölgesinde ise sıfır.
“Burada kimse uzlaşmaya yanaşmıyor,” diye konuştu bir DSİ yetkilisi.
Oysa baraj için 300 küsur kilometre kare arazininin kamulaştırılması gerekiyor.
DSİ bu konuda ilk adımını geçen hafta atarak, hükümetten inşaat sahasına giden yolun genişletilmesi amacıyla kamulaştırma kararı çıkardı. Ancak, öyle anlaşılıyor ki yoldan önce kavga büyüyecek.
Ankara ilk defa bir baraj yapımında bu kadar büyük, örgütlü ve etkin bir muhalefetle karşılaşıyor. Muhalefet cephesi sadece çevrede yaşayan insanları değil, Türk ve yabancı çevre örgütlerini de kapsıyor.
Bu cephe o kadar etkindir ki, barajın temelinin atılmasının ardından 30 ay geçmesine rağmen çivi çakılmasına mani oldu. Hatta, birkaç gün önce, DSİ baraj inşaatını finanse edecek olan Almanya, Avusturya ve İsviçre devletlerinin ihracat garanti kurumlarına, gelecek nisan ayına kadar barajla ilgili hiçbir inşaat yapılmayacağına dair taahhüt verdi.
Ilısu devletin, spesifik olarak Türkiye’nin en büyük yatırımcı kurumlarından biri olan DSİ’nin vatandaşa, çevreye ve tarihi eserlere karşı tutumunda radikal bir tavır değişikliği içinde girmeye zorluyor.
Önce buldozerleri yollayıp ardından çevre halkını, doğayı ve bölgedeki tarihi eserleri düşünme alışkanlığında olan yönetim artık uygar davranmayı öğrenmek zorundadır.
Ne yazık ki, diğer bütün yenilikler gibi bu da yabancı devletlerin baskısıyla gündeme geldi.
Yerinden olacak insanları, çevreyi ve tarihi eserleri korumak amacıyla finansör devletler Türkiye’ye barajın yapımından önce ve yapımı esnasında uygulanması gereken iki yüze yakın şart koştu.
Türkiye gerekenleri zamanında yapamadı. Finansör devletler Ankara’ya 12 Aralık’a kadar mühlet verdi.
“İstenen dökümanların hemen hemen tamamını gönderdik,” dedi DSİ’den bir yetkili. “Onikisinde (Aralık) kredi veren kuruluşlar toplandı ama ne olumlu ne de olmsuz dönüş yapıldı. Bekleme durumundayız.”
İsviçe ve Almanya ihracat garanti kurumlarından öğrendiğime göre bu bekleme birkaç gün içinde sona erebilir.
Devam mı tamam mı gelecek hafta öğrenebiliriz.