ANKARA
Ilısu’da ikinci perde kapandı, üçüncü perde açıldı. Projeye finansman sağlayan Almanya, Avusturya ve İsviçre ihracat kredi kurumları artık sahnede yok. Kredilerini geri çeken üç Avrupa bankası da.
Projeye makine ve donanım sağlayacak olan Alman, Avusturya ve İsviçre şirketleri ise yerlerinde duruyorlar. İnşaatı yapacak olan Türk ve Alman müteahhitler de. Projeye kredi açan Türk bankaları da.
Tabii, ihale de yerinde duruyor.
Dümenler de. Ödenen paralar da. Üstü kapatılmaya çalışılan hatalar ve kanunsuzluklar da.
Ve Dicle de yerinde duruyor. Oralarda yaşayanlar, mağaralar, tarihi eserler, dağlarda, tepelerde dolaşan yabani yaratıklar da.
Dün, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü’nde idim. Özetle şunları duydum: Proje yürürlükte, müteahhitlerin yeni finansman paketi hazırlamasını bekliyoruz, işe bir an önce devam edilmesini istiyoruz.
“Bundan sonraki süreçte çok fazla zaman kaybedilmemesi gerekir” dedi konuştuğum, ama adının kullanılmasını istemeyen üst düzey bir bürokrat. “Zamanı net olarak söylemek mümkün değil. En kısa zamanda olması gerektiğini söylüyoruz.”
Yeniden ihale yapılacak mı?
Yeniden ihale yapılması gerekmez mi?
“Mevcut durum yürürlükten kalkmadığı sürece yeni ihale olmaz.” “2004 Bakanlar Kurulu kararı hâlâ yürürlükte. Dış kredi getirmek koşuluyla yapılır, diyor. Müteahhitler getirmek için gayret içinde.”
Herhalde, artık, kendinizi çevre, tarihi miras ve yeniden yerleşim konusunda kreditörlerin dayattığı Dünya Bankası standartlarıyla bağlı saymıyorsunuz, dedim.
“Vazgeçilmesi söz konusu değil. Baraj inşaatı hem ulusal hem de uluslararası standartlara göre yapılacak. Bu ülkemizin doğrusu. Devletin doğrusu. Oradaki insanların doğrusu. Yapılması gereken bir faaliyet.”
Buna inansaydım kalkıp ellerinden öpecektim, ama inanmadığım için yerimde oturmaya devam ettim.
Ben bazı muhtarların “Eğer baraja karşı olursanız kredi kuruluşları çekilecek, o zaman da devlet sizin için hiçbir şey yapmaz, paranızı alır gidersiniz” şeklinde tehdit edildiğini duymuştum.
Kriz, kredi maliyetini değiştirdi
Daha kredi kuruluşları devrede iken bazı yerler yol yapımı için mal sahiplerinden habersiz kamulaştırılmış, üzerlerindeki ekinler tazmin edilmemişti.
DSİ’nin ümitli görünmesine rağmen dağılmış olan konsorsiyumun yerine yenisini koymak kolay olmayacak. Bunun muhtelif nedenleri var.
Eski konsorsiyumda işin kaymağını kredi garanti kuruluşlarının desteklediği yabancı tedarikçiler yiyecekti. Kredi çekildikten sonra müteahhitler o kadar nemalanmayı kabul etmez.
Doların değerinde meydana gelen değişiklikler ve global krizin yarattığı finansman darlığı hem projenin hem de kredinin maliyetini değiştirdi.
Ilısu dünyanın en tartışmalı baraj projelerinden biri haline geldiği için ne tedarikçi ne de kredi sağlayacak banka bulmak kolay değil.
Ama, tabii, Türk bankaları var. Hazine garantisi olduğu ve siyasi baskıya açık oldukları için finansmanın tamamını onlar sağlayabilir. Fiyat iyi olursa, tabii.
Göreceğiz.