Bugün yapılacak bir ihale için kehanette bulunmanın riskli bir şey olduğunu biliyorum ama gene de yapacağım.
Ve “nükleer santral ihalesine hiçbir şirket katılmayacak” diyeceğim.
En güçlü olasılık budur.
İkinci olasılık, katılımın ihaleyi anlamsız hale getirecek kadar kısıtlı olmasıdır.
Her iki hal de başarısızlık sayılır. Çünkü amaç marijinal şirketleri çekmek değildir. Nükleer konusunda en deneyimli, en ileri teknolojiye sahip, finansal gücü en büyük şirketleri ilgilendirmektir. Çünkü ilk ihale, ilerideki işler için emsal ve model teşkil edeceği için, en önemli ihaledir.
İhale istekliler arasında en iyilerinin tekliflerini alma amacını gerçekleştiremeyecek, diyorum.
Bundan emin olmamın nedeni şudur. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler ve danışmanları nükleer konusunun ne kadar karmaşık ve zor olduğunu anlamaktan hâlâ uzaktır. Sundukları çerçevede şirketler, muazzam riskler almadan bu işe soyunamaz.
Krizin etkisi
Oysa bu işin olması için şart olan objektif kurallar var. Bu kurallar Japonya’dan ABD’ye her ülke için hemen hemen aynı ve geçerlidir.
Güler, bunlara ters düşerek sonuca ulaşabileceği inancıyla hem kendini hem de Başbakan’ı kandırıyor.
Koşulları ticari olmadığı için talip bulamayan Afşin Elbistan’da olduğu gibi.
Nükleerde verilen süre ciddi teklif hazırlanması için yeterli değildir. Amerika’daki kriz finans parametrelerini tamamen değiştirdi, devlet kredileri dışında, finansman bulmayı zorlaştırdı. Mevzuatta risk hesaplanmasını güçleştiren, finansman bulmayı zorlaştıran, riski büyüten boşluklar var.
Fiyatlar çok yükseldi
Nükleer, enerji yatırımları arasında en pahalı ve riskli olandır. Finansmanı en zor olandır. Atık, sigorta, bitirme garantisi, alım garantisi gibi çoğu kendine has önkoşulları var. Ağır sıklet devlet desteği ve garantileri olmadan gerçekleştirilemez.
Finansal kriz öncesi ABD’de bile Kongre, yatırımcıları yeniden nükleere yöneltmek için teşvik paketi geçirmek zorunda kaldı. Bu bile bile hareketlilik sağlamadı.
Türkiye ayakları yere basan bir model geliştirmeden nükleer santral falan yapamaz. Bu da atla deve değil ama nedense bir türlü olmuyor, olmuyor, olmuyor.
Bu arada başka bir şey oluyor ama. Fiyatlar yükseliyor. İki yıl önce 1.500 megavatlık bir reaktörün fiyatı 2-3 milyar dolar iken, bugün 7 milyar dolar ve yükselmeye devam ediyor.
Önemli mi? Türkiye’de hem vakit hem de para çoktur, değil mi Hilmi Bey?