Metin Münir

Metin Münir

mmunir@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Neden?Çünkü sonuç getirmesi hiçbir koşulda mümkün değildir. Kıbrıs konusunu yakından izleyen herkesin bildiği gibi, bu öneriyi ne AB, ne Kıbrıslı Rumlar, ne de Yunanistan kabul edecek. Konuya başından bakalım: Türkiye AB ile bir protokol imzaladı ve limanlarını AB'ye yeni üye olan bütün ülkelere açacağını taahhüt etti. Bilahare bu taahhüdü Kıbrıs (Rum) Cumhuriyeti'ne uygulamayacağını beyan etti. Bu beyan sadece bizi bağlar ve geçersizdir. Çünkü bir akdi tek taraflı, sözlü beyanlarla değiştirmek mümkün değildir.Nitekim AB karşı bir açıklamada bulunarak Türkiye'nin Kıbrıs konusunda istisna getirmesini kabul edemeyeceğini bildirdi. Hükümetin AB görüşmelerini kurtarmak için Kıbrıs konusunda yaptığı son öneri diplomasi tarihimizde ender görülen bir beceriksizlik örneğidir. AB haklıdır. Eğer her üye yükümlülüklerine beyan yoluyla istisna getirmeye kalkarsa onun adına Avrupa Birliği denmez. Avrupa Kaosu denir. Bir diplomat dostumun dediği gibi, "Herkes işine gelmeyen her konuda ipe un sererse birliğin yürümeyeceği açıktır." AB ile müzakereler askıya alınınca, hükümet perşembe günü beklenmedik bir çıkış yaptı ve limanlardan ikisini sadece bir yıl için açacağını açıkladı.Bu hiçbir limanı açmamanın ilerisinde ama hepsini açmanın çok gerisindedir. Dolayısıyla, hepsinin açılacağına dair elinde taahhütname bulunan AB için ne ilerlemedir, ne tavizdir, ne de kabule şayandır. Ne de müzakerelerle ilgili acı sonu değiştirmeye kâfi gelecektir.Bunun böyle olduğu açık iken, herkesi kör, âlemi sersem sayan bu öneri hangi amaca hizmet için yapıldı? Kimler var bu utanç verici önerinin arkasında?Konunun bir başka vahim boyutu kararın Ankara'da küçük bir grup içinde alınması, normal danışma mekanizmalarının devre dışı bırakılmasıdır. Kararın arkasında kim var? Hükümet, gereksiz yere, hem içeride hem de dışarıda kendini ayağından vurdu. AB konusunda panik içinde olduğunu gösterdi. Türkiye'yi küçük düşürdü. Limanlar konusu hükümetin kendi kendine kurduğu bir tuzaktır. Eğer müzakere tarihi alındığında açılsalardı kimse farkına bile varmayacaktı. Bunun yerine hükümet limanları bir ulusal gurur meselesi haline getirmeyi tercih etti. Açılmalarını Kıbrıs Türklerine uygulanan ambargonun kaldırılması koşuluna bağlandı. Bu şekilde Kıbrıs konusunu alıp kendi elleriyle Türk-AB ilişkilerinin göbeğine oturttu.Oysa Kıbrıslı Türklere uygulanan ambargonun müsebbibi AB değil Rumlardır. Limanlar konusu ise AB konusudur, Rumlarla ilişkisi dolaylıdır.Sonuç? Kıbrıs zaten çıkmaz içindeydi. Şimdi AB de çıkmaza girdi. mmunir@milliyet.com.tr 'Kendini ayağından vurdu'