Metin Münir

Metin Münir

mmunir@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Fiyaskoyla sonuçlanan Ilısu’yu saymayacak olursak, Türkiye’de ilk defa büyük bir altyapı projesi için çevre ve sosyal etki değerlendirme (ÇSED) raporu hazırlanıyor. Söz konusu proje Özaltın, Makyol, Astaldi, Yüksel ve Göçay tarafından gerçekleştirecek olan Gebze-İzmir otoyoludur. ÇSED raporunu bunlar adına Environmental Resources Management (ERM) adlı yabancı bir şirket hazırlıyor.
ERM çevre etki değerlendirmesi konusunda dünyanın önde gelen firmalarından biri. Kırk ülkede 130 ofisi ve 3,600 civarında çalışanı var. Türkiye’deki taşeronu ELC Group’tur.
Proje yöneticisi Margarete Langer’den maille aldığım bilgiye göre çalışma sonbahar aylarında başlatıldı. “Taslak” ÇSED raporu “bu yıl içerisinde” hazır olacak.

Detaylar bildirilecek
İş, Gebze ile İzmir’i birbirine bağlayan 377 km uzunluğunda altı şeritli yol, üç kilometre uzunluğundaki İzmit Körfezi Geçiş Köprüsü ve 44 km uzunluğundaki bağlantı yollarından oluşan tüm güzergâhı kapsıyor.
Bugüne kadar yol üzerinde 13 yerde halkı bilgilendirme toplantısı yapıldı. Bayan Langer “ileride” başka bilgilendirme etkinliği yapacaklarını söyledi ama ayrıntı vermedi. Detaylar zamanı geldiğinde önceden bildirilecekmiş.
Bu ÇSED çalışması çevrenin ve etkilenecek insanların kara kaşı kara gözü için yapıldığını sanıyorsanız yanılıyorsunuz.
Çevreden çok yatırımcıları korumakla ünlü Çevre Bakanlığı 1998’de projeyi Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği’nde yer alan ÇED sürecinden muaf tuttu.
Ancak iş büyük olduğu için yabancı banka finansmanı gerekmekte. Yabancı bankalar da kredi açmadan önce Dünya Bankası’nın bir kolunun ortaya koyduğu Sosyal ve Çevresel Sürdürülebilirlik Performans Standartları çerçevesinde yapılmış bir çevre değerlendirmesini şart koşuyor.
Yoksa hükümetin Türkiye’nin tamamı çimento ve asfaltla kaplansa umurunda değil.

Çevreyi korumak
Çevre etki değerlendirme çalışması yapan şirketler genellikle parayı verenin düdüğünü öttürür. Bunun böyle olduğunu önceki örneklerde defalarca gördük. Gebze-İzmir yolunda aynı şeyin olmaması için çevreci kuruluşların uyanık olması gerekir. Çevreyi korumak sadece bildiri yayınlamakla olmaz.
Çevre etki değerlendirilmesinin tam yapılması için ERM’ye yardımcı olmalıdırlar.
Şirketle temas kurmak ne kadar kolay, bu tür yaklaşımlara ne kadar açık, bilmiyorum. Benim için ulaşmak kolay olmadı. Yapılacak bilgilendirme toplantılarından birine katılma isteğine cevap dahi almadım.
Ama çevreciler ısrarlı olmakta benden daha başarılıdırlar. Ve işleri de budur.
Bu konuda en büyük görev sanırım Doğal Hayatı Koruma Derneği’ne düşüyor. Dernek Türkiye’nin önemli bitki ve yaban hayat alanlarının nerede olduğunu ve korunması için ne yapılması gerektiğini herkesten iyi biliyor.
Güzergâh üzerinde bulunan ve neyin etkileneceği konusunda yakın bilgisi olan çevre kuruluşları da kolları sıvamalıdır.