Bir yıl kadar önce AKP'li bir bakanla Türkiye-AB ilişkilerine erken gelen kış mevsimini konuşuyorduk. İlginç ve şaşırtıcı bir iddiada bulundu."Başbakan için önemli olan müzakere tarihi almaktı" dedi. "Bunun büyük siyasi rantı var. Ama müzakerelerin rantı yok. Çünkü sürekli taviz vermesi gerekecek. Halk rahatsız olacak. Göreceksin, bu iş duracak."Pek ikna olmamış gibi başımı salladım. Ama olaylar AKP'li bakanın iddiasını inandırıcı kılacak bir biçimde gelişmeye başladı. Tarihi alır almaz Başbakan işi yavaştan almaya başladı. Devlet Bakanı Ali Babacan'ı başmüzakereciliğe getirmek için altı ay bekledi. Babacan AB müzakere tarihinde Brüksel'i en az ziyaret eden başmüzakereci oldu. Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerinin çıkmaza girmesi AKP hükümetinin işine geliyor olabilir mi? Görüşmeler süratle yavaşladı, atmosfer tatsızlaştı, halk sinirlenmeye başladı. Kuşkusuz bunda Almanya, Avusturya ve Fransa hükümetlerinin açıkça Türkiye'nin üyeliğine karşı çıkmasının da rolü var. Başbakan, suçu AB'ye yıkmaya gayret ediyor.Ama müzakereler tıkanırsa, hükümetin istese yapabileceği şeyleri yapmamasından tıkanacak. Türkiye ifade özgürlüğüne AB standardı uygulamak için gerekli yasa değişikliğini yapmaktan kaçındı, bir. Kıbrıs (Rum) Cumhuriyeti'ne limanlarını açmayarak AB'ye yükümlülüğünü yerine getirmedi, iki.Birinci engeli kaldırmak nispeten kolaydır. İkincisini kaldırmak neredeyse imkânsızdır. Hükümet AB'ye "Kıbrıslı Türklere uygulanan ambargoyu kaldırın, biz de limanlarımızı açalım" diyor.İlk bakışta basit ve adil bir değiş tokuş gibi görünüyor. Ama Kıbrıslı Türklere ambargo uygulayan AB değil, Kıbrıs Rum hükümetidir. Türkiye 1974'te adaya asker çıkardıktan sonra Rumlar Türk kontrolündeki limanları kapattı. Türkiye dışındaki bütün dünya devletleri (Amerika, Rusya, Çin, Azerbaycan dahil) bu karara uyuyor. Sadece AB ülkeleri değil. İki engel var Rumların koyduğu ambargoyu AB kaldıramaz. Rumlar da kaldırmayacaklar. Çünkü limanların kontrolü egemenlik haklarıyla ilgilidir. Rumların Mağusa limanı ile Ercan Havaalanı'nın uluslararası trafiğe açılmasını kabul etmeleri şu ana kadar tek başlarına kullandıkları egemenlik hakkının bir bölümünü Türklere devretmeleri demektir. Ben olsam, AB fişini çekmeden, kendime şu soruyu sorardım: Hangisi büyük? Müzakerelerin kesilmesiyle Türkiye'nin kaybedeceği mi, ambargonun kaldırılmasıyla Kıbrıslı Türklerin kazanacağı mı?Ama ben Türkiye AB'ye girsin istiyorum.Belki Başbakan istemiyor. Çünkü şimdi de AB'ye tekme atmanın siyasi rantı var. Galiba AKP'li bakan haklıydı. mmunir@milliyet.com.tr Kıyaslamak gerek