KÜRESEL ISINMA-5
Bütün devletler uyansa ve aralıkta Kopenhag’da bir eylem planına imza atılsa bile bu, gelmekte olan felaketi önlemeye yetmeyebilir.
Çünkü yerkürenin uluslararası anlaşmalara uyma gibi bir derdi yoktur.
Stern’in hesapları, Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nin (IPCC) 2007’de yayımladığı rapordaki öngörülere dayanıyor. Buna göre, insanlığın önünde hâlâ biraz daha “kirletme zamanı” var. Isı 2-3 santigrat artsa da bununla başa çıkabiliriz. “Felaket boyutuna erişmemiz için 4-5 derecelik bir ısınmanın meydana gelmesi lazım.”
Kömüre son
Bu hesapta birkaç yanlış var. Bir defa bir derecelik ısı artışının bile felaketlere yol açtığını görüyoruz. Dünyanın en büyük “su depolarını” besleyen ve geniş bölgelerini sulayan And Dağları ve Himalayalardaki buzullar çoktan erimeye başladı. Kuzey Kutbu’ndaki buzullar uzun zamandan beri ufalıyor. Ve kuraklık yeni değil.
Dünyanın belki de en önde gelen iklim bilimcisi olan James Hansen dünyanın önüne yeni bir standart koydu, “Milyonda 350 ünite karbondioksit, atmosferin tahammül edebileceği en fazla miktardır” dedi. “Eğer üzerinde uygarlığımızın geliştiği ve yeryüzündeki canlıların alıştığı koşulların devam etmesini istiyorsak” diye ekledi.
Ama atmosferdeki karbondioksit oranı bu hedefi çoktan aşıp 387’ye dayandı. Dolayısıyla pazarlığa ne yer, ne zaman kaldı. Stern’in öngördüğü ve üzerinde uzlaşılması zor görülen önlemler bile iklim değişikliğini önlemeye yeterli olmayacak. Daha şiddetli önlemlerin daha erken alınması şart.
Hansen’in hesabına göre, dünyanın tamamının kömür kullanmaktan en geç 2030’a kadar vazgeçmesi şart. Ve bu Batı dünyasında çok daha önce yapılmalı.
İngiliz bilim adamı James Lovelock ise dünyanın hemen elektrikten nükleer enerjiye geçmesi gerektiğini savunuyor.
Ama ABD, elektriğinin yarsını kömürden elde ediyor. Çin’de oran çok daha büyük. Ama kim bu ülkelerde bu kadar kısa sürede kömürü devre dışı bırakma gücüne sahip?
Bu sorunun cevabı “halklar”dır. Siz ve ben ve bizim gibi, çocuklarının cehennemde yaşamamasını isteyen insanlar. Eğer hepimiz yaklaşan felaketin farkına varır ve politikacılar üzerinde baskı kurabilirsek en zor önlemler bile alınabilir.
Müzakerenin tarafları
Bu belki çok büyük bir hayal, ama kurmak zorundayız. Aksi takdirde aşırı sıcaklar, kasırgalar, kuraklık, susuzluk ve kıtlık, değerini çok azımızın anladığı bu cennet bahçesini cehenneme çevirecek.
Stern, politikacılardan fazla talepkâr olmamamızı tavsiye ediyor. “Çünkü o zaman imkânsızı istemek durumuna düşeriz ve birtakım hedefler üzerinde uzlaşmaya varmak daha da zorlaşır” diyor.
Doğanın Sonu adlı kitabın yazarı Bill McKibben, “Stern bu noktada haklı” diyor. “Ama görüşü müzakerelerin insanlar arasında olduğu varsayımına dayanıyor. Sanki de sonucu endüstri ile çevreciler, Çinliler, Hintliler ve Amerikalılar, ve kalkınmış olanlarla geri kalanların pazarlığı tayin edecek.
“Ama asıl müzakerenin bir tarafında insanlar, diğer tarafında fizik ve kimya var. Ve fizik ve kimya, maalesef pazarlık yapmaz.”
YARIN: TÜRKİYE’NİN DURUMU