Türk ana babadan doğan bir çocuğu alıp dünyanın herhangi bir yerindeki başka bir anne babaya verin. Çocuk o anne ve babanın dilini öğrenecek. Bir benzetmeyle anlatmak gerekirse: Odadaki her ampul için ayrı bir düğme olduğu gibi çocuğun beyninde de her dil için ayrı bir "düğme" var. Çevresi, kulağına gelen sesler olarak, onu içinde doğduğu ortamın diliyle besler. Nasıl düğmeye basıldığında ona bağlı ampul aydınlanırsa bu sesler o çevrede kullanılan dilin düğmesine dokunur ve o dili "açar." Çocuk açılan dili bütünüyle kavrar. O dilde sonsuz sayıda cümle kurma ve kurulan sonsuz sayıda cümleyi anlama yeteneğine kavuşur. Çocuk doğmadan önce hangi dille karşılaşacağını bilmez. Bilmesi de gerekmez. Bilincinde olmasa bile, dünyanın bütün dillerini öğrenme yeteneği beynine resmedilmiş olarak doğacak. Bir zamanlar var olup yok olan, var olan ve daha var olmayan dillerin hepsini öğrenebilmek için gerekli prensiplerin tümü beynine nakşedilmiştir. Birden çok dil de olabilir. Anne baba değişik milletlerden iseler her biri çocuğa kendi dilinde konuşursa bir değil iki düğmeye basılmış olur, çocuk iki dil öğrenir. Üç veya daha çok dil de olabilir.Çocuğa bu yeteneği veren, bilim adamlarının "evrensel gramer" diye isimlendirdiği şeydir. Evrensel gramer her çocuğun sahip olduğu ve herhangi bir dili edinmesine olanak veren prensipler manzumesidir.Bu bir kuram, doğru olup olmadığı kesinlikle bilinmeyen, kanıtlanmamış bir düşüncedir.Bazı bilim adamları bu kuramı genişleterek soruyorlar: Acaba ahlak kaidelerinin de böyle bir evrensel grameri var mı? Bütün insanlara has evrensel ahlak kuralları olabilir mi? Doğarken dünyanın bütün çocuklarının yanlarında getirdikleri, her diyarda geçerli bir "doğru/yanlış cetveli."* Doğru/yanlış cetveli Bu kuramlar bana makul geliyor. Hatta, yeni doğan çocuğun aklında milyonlarca, belki milyarlarca "düğme" olduğunu düşünüyorum. Dışarıdan gelen uyarılar, beyninin ana rahminde tamamlamasından başlayarak, "dokunup" bunları açar. Milyarlarca insanın birbirine benzer ve birbirinden farklı olarak var olmasının nedeni budur.Acaba bu düğmeler başka bir gezegende de çalışır mı? Eğer bizim gibi homo sapiens ("akıllı yaratık") türü canlılar barındıran başka gezegenler varsa, yeni doğan bir dünyalı orada yaşayanlara teslim edilse, onların dilini de yeryüzünde olduğu gibi otomatik olarak öğrenir mi?Esasında şunu soruyorum: Acaba kâinata has bir evrensel gramerin var mı? İnsanın lisan, ahlak gibi şeyleri öğrenme yeteneği kâinatın her yerinde geçer akçe mi?Sonsuz kâinatın içinde doğan, dönen, uçan, patlayan, birleşen, ayrılan gökcisimlerinin hammaddesi, onları yöneten kurallar aynı olduğuna göre, aynı kâinatta yaşayan canlılar da, belki, şekilleri ayrı olsa bile, aynı hammaddeye sahip ve aynı kurallara tabidirler.*Marc. D. Houser, Moral Minds: How Nature Designed Our Universal Sense or Right or Wrong adlı kitabında bu konuyu inceliyor. Anlatmaya çalıştığım kuramlar bu kitaptandır. mmunir@milliyet.com.tr Ahlaklı akıllar