Türkiye’de siyaset hortumlamayı gizlemek için çıkarılan bir gürültüden başka bir şey değildir.
Bu gürültü bazen askeri bando, bazen aranjmandır, bazen fasıl gibidir.
Bazen de Ergenekon gibi her telden.
Bilgiyle saptırmanın, iyi ile kötü niyetin, doğru ile yanlışın, yargıyla siyasetin sarmaş dolaş olduğu, nereden çıktığı, ne kadar süreceği olmayan alaturka bir gürültüdür Ergenekon.
Boşuna anlamaya çalışmayın. Ergenekon’la ilgili her şey doğrudur. Ergenekon’la ilgili her şey yalandır.
Ergenekon “Yorgan gitti, kavga bitti”nin kavga kısmıdır.
Yorgana ne oldu peki? Yorganı kim götürdü, kimin yatağını ısıtıyor?
Buldozerler televizyon kameralarının önünde gömülmüş silah ararken, odalarda, gözlerden uzak, milyarlarca dolarlık ihaleler, satın almalar yapılır.
Paralar yanlış yerlere yatırılır. Har vurulup harman savrulur. Haksız servetler edinilir. Türkiye azgelişmiş, çok böbürlenen bir üçüncü dünya ülkesi olmaya devam eder.
AKP’nin AB?hevesi bir hile!
Akaretler’de, Etiler’de, Maslak’ta falan kendinizi Paris veya Londra’da sanabilirsiniz. Osmanlı döneminde de Pera’da kendinizi Viyana’da sanabilirdiniz. Ama İstanbul ne o zaman Viyana idi ne de şimdi Paris veya Londra. Köprüyü geçip Polonezköy’ü aştınız mı, Doğu Anadolu’dasınız. Serpiştirilmiş kısıtlı refah bölgeleri dışında Türkiye’nin tamamı Doğu Anadolu’dur.
Türkiye gerçek bir hukuk devleti olmadıkça ne bu Ergenekon’u halledebilir ne de başka Ergenekon’ları önleyebilir.
Ama kamu kaynaklarından bu boyutta çalınan bir ülkede “hukuk devleti” falan olamaz. Hukuk devleti şeffaflıktır, yöneticilerden hesap sorulabilen bir rejimdir. Hırsızlar ise karanlık sever ve işledikleri suçun cezasını çekmekten hoşlanmazlar. Hukuk devleti onlara göre değildir.
AKP’nin Avrupa Birliği hevesi bir hile, bir seçim yatırımıdır. Yeni başmüzakereci seçilmesi görüşmelere hız katmak için değil mahalli seçimler öncesi liberalleri kandırmaya ivme vermek içindir.
Esas iş Hazine’den hortumlamak
Erdoğan Türkiye’yi gerçek bir demokrasi yapmak istiyorsa buna kendi iradesi ve siyasal gücü yeter. Brüksel’in reçetesine veya omuz sıvazlamasına ihtiyacı yoktur. Atatürk cumhuriyeti kurup, çağ değiştiren reformlarını yaparken Avrupa’dan reçete istememişti.
Demokrasinin formülü neredeyse ekmek yapmanın formülü kadar eskidir ve herkesin malumudur. Politikacıların da malumudur. Ama Türkiye’yi demokrasi yapmak yönetici kadronun işine gelmiyor.
Çünkü esas iş demokrasi değil Hazine’den hortumlamaktır. Bu da ekmek yapmanın formülü kadar eski bir iştir.
Bütün bunları Türkiye’de yaşayan insanların çoğu doğmadan keşfeden ve bu yüzden hayatının büyük bir bölümü mahkemelerde ve cezaevinde geçiren Çetin Altan ustamız geçenlerde durumu çok güzel özetledi: Demagogluğun formülü, gizlemektir avantayı, artırıp şamatayı...
Sizin gibi 10 gazeteci olsaydı Türkiye değişik bir yer olurdu, büyük usta!