Diplomasi hiçbir şey söylemeden önce, iki defa düşünme sanatıdır, diye okudum bir yerde geçen gün.
Eğer bu doğruysa, politika da hiçbir şey söylemeden önce hiç düşünmeme sanatı olmalı.
Ankara’da yıllarca politikacıların boş laflarını dinlemekten bıktığım için ekonomi muhabirliğine geçmeye karar verdim. Daha elle tutulur, daha olumlu, daha ilginç bir konuyla uğraşmak için.
Ne yazık ki bu geçiş beni kurtarmadı. Çünkü Türkiye gibi merkezden yönetilen, otokratik ülkelerde ekonomi, politikanın tutsağıdır. Ekonominin nasıl gideceğini görmek için önce politikaya bakmak gerekir. Onun için politikacılardan kurtuluş yok.
İşte Başbakanımızın IMF ile ilgili sözleri:
“Böyle bir kriz döneminde IMF’nin isteklerine boyun eğerek yarınımızı karanlığa sokamayız. Mesele bu. Ülkenin Başbakan’ı olarak şunu söylüyorum, bizim böyle bir dönemdeki büyüme hızımızı göze alarak bizimle bir esneklik çerçevesinde anlaşmaya varırsanız, eyvallah, oturur imzalarız. Yoksa ‘fırsatı bulduk, ümüğünü sıkalım’. Kusura bakmayın, bedeli ne olursa olsun buna da fırsat vermeyiz.”
IMF pizzacı gibidir. Çağırılmadan gelmez. Elinde paket kapınıza dayanması için ona telefon etmeniz gerekir.
“Sana geliyorum, canım dehşetli ümük sıkmak çekiyor” demek IMF’nin âdeti değildir. Hep hükümetler ona gider. İyi yönetilmedikleri için ekonomileri kayalara oturma tehlikesiyle karşı karşıya olan ülkelerin hükümetleri. Bunlar onları batmaktan kurtarsın diye IMF’ye giderler. IMF de onların ümüklerini sıkmaz. “Batmamak için şunu şunu şunu yapmalısınız” der. Ama IMF büyücü değildir. Önerileri bazen çalışır, bazen çalışmaz. Onun için bazen kurtulursunuz, bazen daha beter batarsınız.
Artık sonbahar...
Aslında bunları bizim hükümetlerden iyi bilen yoktur çünkü onlar sevgili TC’mizi IMF’nin en kıdemli ve sadık müşterisi yaptı.
Hiç gitmeyin IMF’ye hocam, niye gidiyorsunuz?
Bedeli ne olursa olsun gitmek zorunda olduğunuz için. Uluslararası piyasalarda yaz iken şarkı söylediniz. Artık sonbahar. Arkasından uzun bir kış var. Açlıktan ölmemek için karıncadan yem istemek durumundasınız.
Gene de Başbakan’a haksızlık etmeyelim. Türkiye bu krizi en az zararla atlatan ülkelerden biri olacak, diyor. Şu ana kadar haksız olduğunu söyleyemeyiz.
Ama.
Adamın biri kendini gökdelenden aşağı atmış. Yarı yolda cam silen biriyle karşılaşmış. “Nasıl gidiyor?” diye sormuş silici. Adam “Şu ana kadar her şey yolunda” demiş.