Sık sık reform yapılması gerektiğinden ama yapılmadığından ve bunun iyi olmadığından bahsedildiğini duyuyoruz veya okuyoruz.
Ama reformun ne olduğundan ve hangi reformların yapılması gerektiğinden bahsedildiğini o kadar duymuyoruz.
Reform nedir? Kamu yararına olan değişikliktir.
Reform, kamu yönetiminin azınlığın değil, çoğunluğun refahına yönelik çalışmasını sağlamak için atılan adımlardır.
Reform kötü bir uygulamanın iyi bir uygulamayla değiştirilmesidir. Zorun kolay, kapalının açık, gerinin ileri, sorgusuz sualsizin hesap verilebilir, gayri adilin adil yapılmasıdır. Servet dağılımında adalet sağlamaktır. Uygarlık dağın zirvesi ise, reform zirveye tırmanmak için atılan adımlardır.
Türkiye her alanda reform gereksinimiyle kıvranan bir ülkedir.
Türkiye’de parti liderleri parti liderlerinin tayin ettiği delegelerin meydana getirdiği kongrelerde seçiliyor. Milletvekili adaylarını da parti liderleri belirliyor. Bu yöntemler parti liderlerinin seçimle değiştirilmesini imkânsızlaştırmakta, milletvekillerini parti başkanlarının esiri yapmakta, demokrasiyi engellemektedir. Bu sistemi bir köşeye atıp, yerine Batı demokrasilerinde görülen demokratik yöntemleri ikame etmek reformdur.
Bugün hemen hemen her alanda kamu yatırımları ihale değil, ihsan yöntemiyle yapılıyor.
Reform, ihaleleri Batı’da kabul edilmiş en iyi standartlara göre yapacak bir sistem geliştirmektir.
Politikacının dediği değil, yaptığı...
Bugün hiçbir denetime tabi tutulmadan paranızı yurtdışı herhangi bir bankaya havale edebilirsiniz. Bu fonların vergilendirildikten sonra transfer edilmesini sağlamak reformdur. Silah alımları bütçenin en büyük harcama kalemidir. Bu alımların ne amaçla, hangi öncelik sırasına göre, hangi yöntemlerle yapıldığı açık değildir. Bu alımları en şeffaf ülkelerde yapılan uygulamayla değiştirmek reformdur.
Reform yapmak iyi olduğuna göre, neden reform yapmak imkânsız denecek kadar zordur? Özellikle bizim gibi azgelişmiş, reforma en çok ihtiyacı olan ülkelerde?
Çünkü mevcut durum yöneticilerin ve onların destekçilerinin çıkarını gözetmekte, onları zenginleştirmektedir. Reform bu durumu onların aleyhine değiştireceği için yapılmaz.
Bu açıdan bakıldığında Meclis’teki bütün partiler aynıdır. Popüler olarak “hortumlama” olarak bilinen bu faaliyetin devam etmesi için Türkiye’nin mümkün olduğu kadar az demokratik olması gerekir. Az demokrasi az şeffaflık, az hesap sorabilirlik, az ışık, az ses demektir.
Ama bunlar popüler olmadığı için hiçbir politikacı az şeffaflık istiyorum, hesap vermek istemiyorum, ihaleleri istediğime vereceğim falan demez. Bunların tersini savunur. Yalan söylerler. Onun için politikacılar ne dediklerine göre değil, ne yaptıklarına göre tartılır. Neden bazı ülkelerin reform yapıp müreffeh olduğu, neden bazılarının yoksulluk ve gerilik içinde yüzdüğü ekonomi biliminin veya sanatının en büyük muammasıdır. Birçok teori var ama hiçbiri tatminkâr değil.