Metin Münir

Metin Münir

mmunir@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Bugüne kadar dünyanın en iyi bilim adamları tarafından sahada toplanan veriler iklim değişikliğinin durdurulabileceği konusunda fazla iyimserliğe yer bırakmıyor.
Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) birçok ülkeden binden fazla bilim adamının meydana getirdiği bir bilim kuruludur. Birleşmiş Milletler ve Dünya Meteoroloji Örgütü’nun bir koludur.
Kurulun 2007’de yayımladığı rapor global ısınma konusunda referans olarak kullanılıyor. Buna göre, yirmi birinci yüzyılda, değişik senaryolar altında, ısı 1.1 ile 6.4 santigrat arasında yükselebilir. Artış büyük olasılıkla tedrici olacak, uzun zaman alacak ve, önlem alınırsa, muhtemelen 1-2 derece civarında kalacak, diyor rapor.

Haberin Devamı

Acil durum var!
Rapora dayandırılarak oluşan yaygın kanaat 2050’de dünyanın 2 derece ısınmış olsa bile sekiz milyar insanı rahatlıkla kaldırabileceği yönündedir. O zamana kadar da havaya püskürtülen karbondioksit azaltılır, havanın ısınmasına neden olan faktörler dengeye oturur, diyor rapor.
Ancak, aradan iki yıl bile geçmeden IPCC’nin sorunu azımsadığı ve tehlikeyi hafife aldığı ortaya çıktı. Çünkü iklimle ilgili verilerin -buzulların erimesi, denizin ısınması, artan kuraklık v.s.- IPCC tahminleriyle bağdaşmadığı tespit edildi.
Kötüleme daha hızlı ve daha kısa zamanda meydana geliyor. Bırakın yüzyılın sonunu, IPCC iki yıllık bir zaman diliminde bile ne olacağını öngöremedi.
Bunun farkına varan panel, martta Kopenhag’da bir “acil durum” toplantısı yaptı. Ve birçok sahadan gelen verilerin ışığında iklim değişikliğinin daha önce tahmin ettiğinden çok daha hızlı meydana geldiğini kabul etti. Örneğin, 2007’ye kadar olan 37 sene içinde deniz seviyesinde meydana gelen yükselme IPCC’nin öngördüğünün nerdeyse iki mislidir.
Artık birçok bilim adamı, hükümetlerin ve petrol endüstrisinin etkisiyle IPCC’nin gerçek durumu hafifleştirerek kamuoyuna sunduğuna inanıyor.
Bugün uyandığınızda havanın normal veya normale yakın olmasının hiçbir anlamı yok. Global kriz patlak vermeden bir ay önce de her şey normal veya normale yakın görünüyordu. Şimdi biliyoruz ki, bu görüntü bir serap idi. Krizin için için büyüdüğü herkesin gözünden kaçmış, kaçmayanların uyarıları dikkate alınmamıştı.
Aynı şey küresel ısınma için de geçerlidir. Dünyanın ikliminden bahsederken en iyi ölçü ortalama sıcaklık değil dünyanın güneşten ne kadar ekstra ısı emmiş olduğudur. Bunun da en iyi göstergesi deniz seviyesidir.
Dünyanın ortalama sıcaklığı yıldan yıla iniş çıkışlar gösterir, deniz seviyesi ise sürekli artan bir oranda yükseliyor.

Haberin Devamı

Dünyanın ısısı artıyor
Deniz seviyesi iki nedenle yükselmekte: Buzulların erimesi, okyanusların ısınma neticesinde genişlemesi.
1980 Eylül’ünde ölçüldüğünde Kuzey Buz Denizi’nde Türkiye’nin nerdeyse on üç misli bir alanı kaplayan on milyon kilometrekare buz örtüsü vardı. 2007’ye gelindiğinde buz örtüsü eriyerek dört milyon kilometrekareye düştü. Erime bu süratle devam ederse on beş yıl içinde Kuzey Buz Denizi’nde buz kalmayacak demektir. IPCC ise bunun 2050’de olası olduğunu öngörmüştü.
Eriyen buzların olumsuz etkisi deniz seviyesini yükseltmek değildir. Yeryüzünün güneşten emdiği ısıyı artırmaktır.
Beyaz, karlarla kaplı buz aldığı güneş ısınlarının yüzde 80’ini geri uzaya aksettirir. Deniz suyu ise “karanlık” olduğu için üzerine vuran güneşin sadece yüzde 20’sini aksettirebilir. Gerisini emer, üstündeki havayı ısıtır.
Sonuç? Sonuç dünya ısısının ürkütücü bir biçimde artmasıdır: Bazı bilim adamlarına göre, bütün buzulların erimesinin meydana getireceği ekstra ısınma karbondioksit kirliliğinin yol açtığı ısınmanın yüzde 70’i kadar olacak.

Haberin Devamı

Dünya ne kadar ısı emdi

YARIN: 2009 DÖNÜM NOKTASI OLABİLİR Mİ?