Metin Münir

Metin Münir

mmunir@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Çarşamba günkü yazımda sorduğum bu soruların bugün cevabını vermeye çalışacağım. Ama önce sormam gereken bir başka sual daha var. AB'yi örtünemezsek gerçekten donma tehlikesi var mı?Evet. Bence var. Donma değilse bile fena halde üşüme.Türkiye'nin son dört yıldır yaşadığı istikrar ve yüksek kalkınma hızının üç ana nedeni var: Uluslararası Para Fonu (IMF) ile imzalamış olduğu ekonomik istikrar programının aksamadan uygulanması. Avrupa Birliği üyeliğinin ilk defa realist bir hedef olarak belirmesi. Tek parti hükümeti.IMF ve AB bağlantısı Türkiye'nin belirli bir ekonomik politika uygulayacağı ve yasal ortamı Avrupa standardına getireceğinin güvencesi olarak görülüyor. Rekor yabancı sermaye yatırımların arkasındaki en önemli neden budur. Japona Japon olmak, Hintliye Hintli olmak yeterken, bize Türk olmak neden ince geliyor? Neden, soğuktan donmamak için, Avrupa Birliği'ni de örtünme ihtiyacı duyuyoruz? Yatırımcıların gözünde, AB ile müzakere sürecinde olan bir Türkiye ile, AB ile ipleri koparmış bir ülke aynı şey değildir. AB ile müzakere halinde olan bir Türkiye AB standartlarında yatırım ortamına ilerleyen bir Türkiye'dir. AB ufkunu kaybetmiş bir Türkiye ne yapacağı belli olmayan bir Türkiye'dir.Benzer hesaplar IMF bağlantısı için de geçerlidir. Türkiye'nin kamu harcama ve borçlanmasını belirli bir düzeyde tutmak, enflasyonu indirmek için IMF ile kontratı var. Bu bir anlamda Türkiye'nin yatırımcılara da verilmiş sözüdür. IMF ve AB ile olumlu bir ilişki içinde olan Türkiye rayda giden bir tren gibidir. IMF ve AB çıpasından kurtulmuş bir Türkiye fırtınalı denizde savrulan bir teknedir. IMF ve AB çıpası Türkiye'nin IMF ve AB çıpası olmadan istikrarlı bir şekilde reformlarını yapıp ilerleyeceğine kimse inanmıyor. Çok partili düzene geçildiği 1950'den bu yana tarihimizde bu inancı yalanlayacak örnek yok.Türkiye kendi iç dinamikleriyle reform yapacak konsensüse ve siyasi olgunluğa sahip değil. Onun için, geçenlerde yabancı bir yorumcunun da belirttiği gibi, herkes gözlerini AB'ye çevirmiş vaziyette. AKP ordu tarafından devrilmeyeceğinin güvencesini AB'de arıyor. Ordu ve laik kesim AKP'nin laikliği geri çevirmeyeceğinin güvencesini. Aleviler ve Kürtler devletle alışverişlerini AB'nin eşit fırsat ve özgürlük reyonundan yapma ümidinde. "Azınlıklar" diye tarif edilen Rumlar ve Ermeniler eşit muamele beklentilerinin ancak AB yolcusu Türkiye tarafından tatmin edileceğine inanıyorlar.Bütün bu ümitler yere çalınırsa ne olur? Hava yavaş yavaş bozulur. Donmayız, belki ama çok üşüyeceğimize emin olabilirsiniz. mmunir@milliyet.com.tr Türkiye, çıpasız ilerleyemiyor