Tayyip Erdoğan ve “atom karınca” Dışişleri Bakanı’nın diplomasi ve uluslararası ilişkiler dersine ihtiyaçları var.
Çünkü söyledikleri ve yaptıkları gösteriyor ki bu konuda öğrenmeleri gereken çok şeyler var.
Gerçi emekli diplomatlar, yedi sene kadar rötarla olsa da bu ikiliyi rahleyi tedrisine aldı. Her ne kadar onlar kadar yetkin olmasam da ben de küçük bir katkıda bulunmak istiyorum.
Uluslararası ilişkilerin birinci dersi şudur:
Devletlerin dostları yoktur, çıkarları vardır.
İkinci dersi de şudur:
Kullanılan dil yumuşak ve nazik olmalı, en uç durumlarda bile açık kapı bırakmalıdır.
Hesap çok açık
Bunlara uymayan dış politika çıkışları duygusal, fevri, akıl dozu az ve sonuçta zararlı ve tehlikelidir.
İsrail ve ABD ile ilişkilerimizin kötüleşmesinin nedeni bu prensiplerin çiğnenmesidir. Hesap çok basit ve açıktır. Bir: İsrail ve ABD’nin dostluğu Türkiye için Hamas’ın ve İran’ın dostluğundan daha değerlidir. Hamas’a arka çıkarak İsrail’in, İran’a arka çıkarak ABD ile özel ilişkileri kaybetmek veya tehlikeye sokmak akıllılık değildir.
İki: Türkiye pekala ABD ve İsrail’i karşısına almayarak da Hamas’a yardım edebilir, İran ile dostane ilişkiler sürdürebilirdi.
Kırmızı çizgiler geçildi
Ama her iki konuda da, Başbakan’ın duygusallığı ve kendi kendini dolduruşa getirme yeteneği ve Dışişleri Bakanı’nın Kissinger kompleksi yüzünden, kırmızı çizgiler geçildi.
Şimdi Başbakan ve kabinenin önde gelenleri, PKK terörünün yeni bir şiddet boyutu kazanmasının kabahatini, isim vermeden, İsrail ve ABD’ye yüklemeye çalışıyorlar. PKK bazı devletlerin taşeronu imiş. Bu doğru ise o zaman şu mantığı yürütmeleri gerekirdi: Bazı devletler var ki PKK’yı kontrol ediyorlar. Onlarla iyi geçinirsek PKK’yı zapturapt altında tutuyorlar. Hatta ortadan kaldırmamıza yardım ediyorlar. Ama canlarını acıtırsak onlar da bizim canımızı acıtıyorlar. En iyisi, biz onların düşmanı ile oynamayalım, onlar da bizimkiyle oynamasınlar.
Türkiye ne elde etti?
Ama oynadılar. Bile bile ve hiç gerek yokken, İsrail ve ABD’nin tekerine çomak soktular.
O zaman onlara şu soruları sormak lazım: Karşılığında Türkiye ne elde etti? Arap ülkelerinin sokaklarında kahraman olmanız egonuzu şişirebilir. Ama Türkiye ne elde etti sizin Gazze maceranızdan? Mescidi Aksa’da namaz kılmanızdan? BM Güvenlik Kurulu’nda İran lehine oy kullanmanızdan?
Cevap açık ve kısadır: Çok zarar, hiç kazanç.