İnsanın hayatı kendine zindan etmesi için çok hata yapması gerekmez. Bir tane yeter. Dinç Bilgin’in hatası, 1800’lerden beri ailesinin uğraştığı gazetecilikten uzaklaşmak oldu. Medya imparatorluğuna mali destek sağlamak için özelleştirmeden Etibank’ı satın aldı. Bankanın kaynaklarını kendi şirketlerine yöneltti. Etibank kısa zamanda battı, Ekim 2000’de Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’na (TMSF) devredildi.
Bilgin o gün bu gündür cehennem hayatı yaşıyor dersem abartmış olmam sanıyorum.
Bilgin, Etibank’a el konduğunda, Londra’daydı. Kendi isteğiyle İstanbul’a geri döndü. Gözaltına alındı ve hapiste aylar geçirdi. Hakkında, çoğu devam etmekte olan, bir sürü dava açıldı. Bütün mal ve mülküne el kondu. Evi bile satıldı.
ATV, Sabah ve Aktüel grubunun yaratıcısı olan Bilgin’in yükselişiyle ilgili küçük bir kitap yazmıştım; onun için, başına gelenleri, biraz uzaktan olmakla beraber, hep izledim.
TMSF; ATV, Sabah ve diğer yayın kuruluşlarını 5 Aralık 2007’de 1.1 milyar dolar gibi astronomik bir rakama satmıştı. Bilgin’in mal varlığından yapılan diğer satışlarla da 300 milyon dolar gelir elde etmişti. Bu meblağlarla, devlete olan borçların rahat rahat ödemesi gerekiyordu.
En başarılı tasfiyelerden biri
Ama Bilgin’in ibra edildiğine dair herhangi bir şey duyulmuyordu.
Dün TMSF’de çalışan bir arkadaşımı aradım ve şunları duydum: “Prensip olarak Dinç Bilgin’i ibraya karar vermiş durumdayız. ATV, Sabah’ın satışıyla TMSF’ye olan borçlarını kapatmış oluyor. Bizim için en başarılı tasfiyelerden biri olmuştur. Elimizde kalan, varlığı olmayan şirketlerini de ona devredeceğiz. Birkaç aylık süreçte bitmiş olacak. Birkaç ay önceden önce bitebilir bile diyebilirim.”
İbra “temize çıkarma, aklama anlamına” gelir. Halk diliyle, “helalleşme.”
Ama Bilgin, yapılmış satışlardan bir kuruş alamayacak. Hatta, Maliye’ye ve Sosyal Sigortalar Kurumu’na borçlu olmaya devam edecek çünkü TMSF bu borçları ödemeyi reddediyor. Aleyhindeki ceza davaları da devam edecek.
Ben TMSF’nin veya devletin yerinde olsaydım, elde ettiğim 1.4 milyar dolarla Bilgin’in bütün borçlarını siler, “Geçmiş olsun, bir daha yapma deyip” öyle yollardım onu. İyi niyetini, sekiz yıl çile çekmiş olmasını dikkate alırdım. 20’den fazla bankanın batmış olduğunu, Bilgin’in, borçlarının tamamını ödeyen ikinci (Birinci Mehmet Emin Karamehmet’tir) kişi olduğunu unutmazdım.
Bunların bir değeri olmalı.
Ama hepimiz biliyoruz. İnsaf, hakkaniyet, esneklik devletin önde gelen özelliklerinden değildir.