Bir zamanlar BBC İngilizcesi diye bir İngilizce vardı. İngilizcenin BBC spikerleri tarafından kullanılan telaffuzuna verilen isimdi bu.
Kurum, Londra’nın da bulunduğu güneydoğu İngiltere’de üst sınıf tarafından kullanılan bu aksanı yayın standardı olarak kabul ediyordu. Bütün spikerler ve muhabirler bu aksanın ustası olmak zorundaydı. Kraliçe (veya Kral) İngilizcesi veya Oxford (Üniversitesi) İngilizcesi olarak da biliniyor bu telaffuz biçimi.
Kelimelerin keskin bir tırnak makası ile kesilip titizlikle törpülendikten sonra manikürlenip öyle ağızdan çıkartıldığı bir İngilizce düşünün.
BBC, on beş yıl kadar önce, bu sert kuralı terk etti. Bölgesel aksanlarla konuşan spikerler ve muhabirler de kullanmaya başladı.
Bir gün arabada giderken her zaman olduğu gibi BBC düğmesine bastığımda duyduğum Amerikan aksanını hiç unutmayacağım. Amerikalı bir kadın spiker okuyordu haberleri. Kulaklarıma inanamadım. Kraliçenin bir Amerikalı ile evlenmesi kadar inanılması zor bir şeydi bu.
Dinleyici bölgesel aksan istiyor
Her ülkede olduğu gibi İngiltere’de de birçok bölgesel aksan var. BBC bunları kullanmaya başladı çünkü “seçkin” ve İngiltere’nin en zengin bölgesinin sözcüsü olduğu suçlamasından kurtulmak, daha çok demokratik olmak ihtiyacını duydu.
Artık, ben dâhil, tiryaki dinleyiciler ve izleyiciler bu değişik aksanlara alıştı. Kulağıma hoş geliyor kenarları aşınmış ve yumuşamış İrlanda aksanı, R’leri vurgulayan sert İskoç aksanı gibi aksanlar.
Ama Britanya adalarında dinleyiciler hâlâ daha çok bölgesel aksan kullanılmadığından şikâyet ediyor. BBC’de dinleyicilerin sorularının ve eleştirilerinin cevaplandırıldığı programlar var. Bunlardan birinde konuşan BBC başkanı Mark Thompson kurumda daha çok bölgesel aksanın duyulmasını sağlayacağı sözünü verdi.
Thompson’un söylediklerini okurken aklıma TRT ve sayısız özel kanalda konuşulan Türkçe geldi. Artık çok kanal var ama bu çok daha fazla demokrasi mi çok daha fazla gürültü mü getirdi, emin değilim.
Ne TRT’de ne de başka bir yayın kuruluşunda Laz veya Diyarbakır veya başka bir aksanla haber okuyan spiker yok. Herkes TRT Türkçesi konuşuyor. Tek biçim bir Türkçe duyuluyor bütün radyolarda, televizyonlarda, konuk olarak programlara katılanları saymazsak.
Çeşitliliğin, bölgeselliğin, değişik din, mezhep ve ırkların tehdit olarak görüldüğü bir Türkiye’nin sesidir duyulan yayın organlarından. Yeknesak, yekpare, bir karar, yani hiç olmamış ve olmayacak bir Türkiye’nin sesi.
Demokrasinin aksanı var mı? Evet. Var. Hem de birçok. Demokrasi demokrasi ise ama.