Bu gibi durumlarda en fazla olumsuz etkilenen ülkeler arasında olan Türkiye beliren tehlikeleri fark edip gerekli önlemleri alacak mı? Yoksa gene bir çalkantı mı yaşayacağız?Türkiye'nin 2001 krizinden bu yana yaşadığı yıllık ortalama yüzde 7'lik büyüme hızının iki ana payandası var: IMF destekli yapısal reformlar. İyicil uluslararası finans ikliminin Türkiye'ye üflediği rekor döviz.Amerikan depremi her iki payandayı da hafif hafif sallandırmaya başladı. Uluslararası piyasada para kıtlaşıyor ve pahalaşıyor. Bu eğilim derinleşirse ekonominin olumsuz etkilenmesi kaçınılmaz. Çünkü Türkiye yüksek enflasyon/faiz/cari açık dolayısıyla kalkınmakta olan ülkelere arasında en riskli olanlardan biri olarak algılanmakta. Bunun habercisi olan gelişmeleri yaşamaya başladık bile. Dünyanın en büyük yatırım şirketlerinden biri olan Carlyle'ın Sabah-atv ihalesine katılmamasının nedenlerinden biri kredi bulmakta zorlanmasıdır. Döviz faizleri yukarıya doğru yükselmeye başladı.Satılabilecek mallarımızın çoğunu özelleştirme ve banka satışları olarak elden çıkardığımız için gelecek yıllarda yabancı sermaye girişi bu yılki rekor 21 milyarın altına düşecek. Sıfırdan başlayan yabancı sermaye yatırımı cezbetmekte rakibimiz olan kalkınmakta olan ülkelerin birçoğu bizden daha çok çekici olmaya devam ediyor. Köklü reformlar yapılmadan bu sahada büyük atılımlar görmek imkânsız. Amerikan finans sektöründe patlak veren kriz nedeniyle dünya ekonomisinde hava bozulurken önümüzdeki en büyük bilinmez şudur: Reform ayağında Türkiye'nin kendini diğer kalkınmakta ülkelerden ayıracak ve yatırım mıknatısı haline getirecek bir dizi yeni önlemi yürürlüğe koyması lazım. Ama bu konuda herhangi bir faaliyet gözlenmiyor. AKP kendini şımarıklığa ve rehavete teslim etmiş görünüyor. Vardık sanıyorlar anlaşılan, ama "sürdürülebilir kalkınma" denilen nirvanaya giden yolun yarısındayız.Kendisinden büyük şeyler beklediğimiz Hazine Bakanı Mehmet Şimşek ikinci bir Kemal Derviş olmaktan çok uzak. Biz onu Meclis'e reform paketi açıklarken görmek istiyoruz, o, işadamlarına bildikleri şeyleri anlatan nutuklar atıyor.Türkiye dayak yemeden reform yapamayan bir ülke olmaya devam mı ediyor?Evet. Aynen öyle. Ben olsam kemerlerimi bağlar, uçak ve motorlar tamamen durmadan yerimden kalkmazdım.Ve, bu diziyi bitirirken birkaç tavsiye: Eğer bir varsayımda bulunacaksanız gelecek senenin bu seneden kötü olacağını varsayın, Borçlanmaktan sakının. Merkez Bankası'nın da önerdiği gibi, özellikle büyük miktarda döviz kazancınız yoksa dolar vs. cinsiden borçlanmayın, Nakitte kalın, Fiyatı düşen hisse senetlerinin ve diğer finansal enstrümanların risk olmak yanında bir fırsat olduğunu unutmayın. mmunir@milliyet.com.tr Sürdürülebilir kalkınma