Hekimler ve diğer hastane profesyonelleri açısından bakıldığında hataların gizlenmesinin en önemli nedeni, hasta veya hasta yakınları tarafından mahkemeye verilme korkusudur
Ayrıca imaj kaybı, meslektaşların suçlamasına ve ayıplamasına maruz kalma korkusu da var
Bu nedenle tıp hataları konusunda amaç cezalandırma değil, bozuk olan sistemlerin tamiri olmalıdır
üvenilir bir kuruluş olan Healthgrades’in (www.healthgrades.com) Nisan 2008 araştırmasına göre tıp hatalarında, uygulanan ilaçların ters etkisi sonucunda ölenlerin sayısı 106 bin... Ölümle sonuçlanan ilaç hatalarının yüzde 40’tan fazlası yanlış doz sonucu meydana geliyor. Bundan da kasıt çoğunlukla aşırı doz. Hastanelerde meydana gelen hataların çoğunun nedeni de bu karmaşıklık...
Bu bir mazeret değil, tabii. İyi şirketler nasıl fabrikalarında kusursuza yakın ürün imal etmenin yolunu buldularsa sağlık kurumları da tıp hatalarını ortadan kaldırmanın veya asgariye indirmenin yolunu bulmalıdır. Ama bu, belki de hiçbir zaman mümkün olmayacak.
Bir vidayı en iyi şekilde çevirmenin bir tek yolu var ama bir kutudan hap çıkarıp bir hastanın ağzına vermek bile basit bir iş değil: Yüzlerce hasta, binlerce hap, sayısız değişik hap alma zamanı var.
Bütün personel check list’e katılsınDünya Sağlık Örgütü’ne (WHO) göre dünyada yılda 234 milyon ameliyat yapılıyor. Bu ameliyatlar sonucunda birçok insanın hayatı kurtuluyor veya uzuyor. Ama risksiz ameliyat yoktur. Araştırmalar ameliyatların yüzde üçü ile on yedisinin “istenmeyen durum”lara yol açtığını gösteriyor. Her bin hastanın sekizi ameliyat sonucunda ölüyor.
“Sunulması gereken sağlık hizmeti ile sunulan sağlık hizmeti arasında uçurum bulunmaktadır” diyor emekli Hacettepe Üniversitesi öğretim üyesi ve Türk İç Hastalıkları Uzmanlık Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Profesör H. Erdal Akalın.
Ve ABD’de 2005’te yayımlanan bir araştırmayı örnek gösteriyor. Buna göre Amerikan Sağlık Hizmeti sunumunda teknik kalitede yüzde 45 “defect rate” yani, hasar, kusur ve noksan var. Bizde bu oran muhtemelen daha yüksektir.
Yapılan bir araştırma ameliyat esnasında yapılacak kritik işlemleri gösteren bir listenin, yani pilotların uçağı hareket ettirmeden önce gözden geçirdiğine benzer checklist’in ameliyata katılacak bütün personel tarafından birlikte gözden geçirilmesinin hem ölümleri hem de komplikasyonları büyük oranda azalttığını gösteriyor.
Demek ki basit bir önlem ameliyatların olumsuz sonuçlarını büyük oranda engellemeye yetiyor. Bütün hatalar için buna benzer çareler bulunamaz ve uygulanması sağlanamaz mı? Bulunabilir.
Bu konuda Türkiye dahil dünyanın birçok ülkesinde araştırmalar yapılıyor, kurumlar kuruluyor. Ama bu sakatlığa sistematik olarak eğilmenin tarihi çok yeni... ABD’de yılda 44.000 ila 98.000 hastanın tıbbi hatalar nedeniyle yaşamını yitirdiğini ilk defa Institute of Medicine’in 1999’da ve 2001’de yayımladığı raporlar ortaya koydu. Tıpta kalite kampanyasının ivme kazanması bu tarihlerde başladı.
Bu tarihlerden sonra ortaya çıkan en önemli gerçeklerden biri şudur: Tıbbi hataların ortadan kaldırılmasına engel olan en önemli sorun cezalandırılma korkusu ve bunun sonucunda ortaya çıkan gizliliktir.
Olay her aşamada gizlenmeye müsaitHata yapılır, hasta zarar görür veya ölür, hastane veya bölüm yönetimi olayı görmemezlikten gelir, araştırmaz. Başhekim veya bölüm şefleri hastanın bir hatadan dolayı öldüğünü bilmeyebilir. Çünkü olay her aşamada gizlenmeye müsaittir. Eğer bir hastabakıcı aşırı doz kullanarak bir hastanın ölümüne neden olmuş ve hatasını gizlemişse otopsi yapılmadan bunu ortaya çıkarmak mümkün olmayabilir.
Hekimler ve diğer hastane profesyonelleri açısından bakıldığında hataların gizlenmesinin en önemli nedeni hasta veya hasta yakınları tarafından mahkemeye verilme korkusudur. Profesyonel disiplin cezası alma endişesi, imaj kaybı, meslektaşların suçlamasına ve ayıplamasına maruz kalma korkusu da tıp hatalarının saklanmasına neden olmakta...
Bildirim eksikliği ve bilgi paylaşımı yokluğu hataların ve bunlara yol açan nedenlerin tespit edilememesi sonucunu verir. Böyle olunca hastalar tekrar tekrar aynı hatalar yüzünden hayatını kaybeder.
Bu nedenle tıp hataları konusunda amaç cezalandırma değil, bozuk olan sistemlerin tamiri olmalıdır. Sonuçta hiç kimse isteyerek hata yapmaz. Ve hata, çoğu zaman, kişide değil sistemdedir.
Hataları düzeltmek hata raporlama düzeni kurmakla başlar. Hata yapanlar cezalandırılmayacaklarını bilmezlerse böyle bir sistem kurulamaz.
Bu konudaki en büyük engellerden biri ne yazık ki yasalarımız. Yeni Ceza Kanunu’nun 280. maddesinin başlığı “Sağlık Mesleği Mensuplarının Suçu Bildirmemesi”dir. Buna göre “Görevini yaptığı sırada bir suçun işlendiği yönünde bir belirti ile karşılaşmasına rağmen, durumu yetkili makamlara bildirmeyen veya bu hususta gecikme gösteren sağlık mesleği mensubu bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”
Sağlık hizmeti sırasında yapılan hatalı tıbbi uygulamalar “istenmeden işlenmiş” suç sayılır. Bu hataların bildirilmesi zorunludur. “Bu zorunluluk hasta güvenliğini sağlama amacına tamamen ters düşmektedir” diyor Anadolu Sağlık Merkezi Tıbbi Hizmetler Direktörü ve Prof. Metin Çakmakçı...
Hatalı tıbbi uygulamaların sağlık kurumlarında belirli kişilere bildirilmesi, raporlanması bu şekilde hataların nedeninin bulunarak tekrarlanması önlenebilir.
Raporlama sistemi nasıl olmalı?Sağlık mesleği mensubu kendi yaptığı hatayı ya da arkadaşının yaptığı hatayı bildirmek zorundadır. Ancak bu durumda hatanın rapor edildiği amir suçu öğrenmiş olur ve yasa gereği bunu savcılığa bildirmek durumundadır.
“Savcıya bildirileceğini düşünen hiçbir sağlık mesleği mensubu hataları raporlamak istemez” diyor Sağlık Kurumları Yönetimi Bilim Uzmanı Avukat Halide Savaş. “Bu durumda da hata raporlama sistemleri çalışmayacağından uzun vadede hataların önlenmesi sağlanamaz. Hasta güvenliği sağlanamaz, kaliteli sağlık hizmeti verilemez. Toplum zarar görür.”
“Bildiğim kadarıyla medeni dünyada benzeri olmayan madde 280” diyor Çakmakçı. “Tıbbi hataların ortadan kaldırılabilmesi, yani konunun tartışılabilmesi ve açıklığa kavuşabilmesi için mutlak olarak yok edilmek zorunda olan bir maddedir. Batı ülkelerinde yoktur, Amerika’da bu anlama gelebilecek bir ceza maddesi varken, sonradan kaldırılmıştır.”
“Önemli olan, hataları önlemek için tedbir almak” diyor Profesör Akalın: “Cezalandıralım derseniz ne hataları önleyebiliriz, ne hata bildirilmelerini sağlayabiliriz, ne de sistemi düzeltebiliriz. Sorumlu olan kişiler değil, sistemdir. Sistemi öyle bir şekilde kurmanız lazım ki hata olmasın. Ceza en son düşünülecek olan şey olmalıdır.”
Zorunlu meslek sigortası olmalıAncak madalyonun bir de diğer yüzü var. Kendisi veya yakını, hata dolayısıyla zarara uğrayan kişinin tazminat talep etme hakkı ne olacak? Anadolu Sağlık Merkezi Genel Direktörü Hasan Kuş iki konunun ayrı olduğunu söylüyor. “Bir hatanın bildirilme sistemine aktarılması lazım ki ben hem önlem alayım hem de idari işlem yapayım. Bu hasta veya yakının mahkemeye gitmesine mani değildir.”
Sağlık Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Prof. Sabahattin Aydın, “Mağdur olanların da hak arama hakkı var. İki tarafı da korumak lazım” diyor ve bir başka tehlikeye dikkati çekiyor: “Hak arayışları başlayınca doktorlar riskli işleri yüklenmemeye başlıyor. Bunu önlemek için zorunlu meslek sigortası getireceğiz. Hatalı uygulamaya karşı doktor korunmaya alınacak.”
YARIN: Türkiye’nin en iyi hastanesi hangisidir?