Bülent Arınç, geçenlerde milletvekilleri için Avrupa Birliği ayarında maaş talep ederken, tesadüfen eski Yunan ve Roma’dan günümüz için çıkarılacak derslere dair bir kitap okuyordum.*
Kitabın ilk bölümünde Milattan Önce 508 yılı civarında Atina’da kurulan demokrasinin nasıl işlediği anlatılıyordu.
Bir şehir devleti olan Atina’da kararlar, esirler ve kadınlar hariç bütün Atinalı erkeklerin katıldığı toplantılarda alınıyordu.
Karara bağlanması gereken bir konu gündeme geldiğinde, Atinalı erkekler Akropol yakınlarında bulunan Pniks adı bir tepede toplanır, tartışmaları dinler, el kaldırılarak oylamaya katılırdı. Çoğunluğun dediği olurdu. Gündemi, Boule adlı, beş yüz kişilik bir meclis belirliyordu.
Atina’da on boy yaşıyordu. Meclis’in beş yüz üyesi her bir boyun seçtiği elli üyeden meydana geliyordu. Yıl ona bölünüyor, her bir boy yılın onda biri kadar bir süre Atina’yı idare ediyordu. Sıra kura ile belirleniyordu.
Meclis üyeleri sadece idari görev yaptıkları günler için para alıyorlardı ve bu para da birkaç obolu geçmiyordu. Obol düz bir işçi günlüğüdür. Bir de, gene sadece yöneticilik yaptıkları günlerde, bedava yemek yiyorlarmış.
Bu aldıkları para da, görev yaptıkları günlerde kendi özel işlerini aksattıkları için kaybettikleri geliri tazmin etmek amacıyla ödeniyordu. Ben tam da bunları okurken, Arınç maaşa zam talebinde bulundu.
Birkaç dolarla geçinen milyonlar
“Yeni dönemde” dedi, kendine özgü o monoton mevlithan sesiyle, “yeni Meclis Başkanı’nın ilk işi milletvekillerimiz için özel kanun çıkarmaktır.” Milletvekili maaşları ve özlük hakları Avrupa Birliği normuna getirilmeliymiş.
Çok politikacının, çok duyarsız ve düşüncesiz saçmalıklarını dinledim ama hiçbiri Arınç’ınki kadar duyarsız ve düşüncesiz değildi.
Memleketten günde birkaç dolarla yaşayan 17 milyon insan var ama Arınç “ilk iş” kendine ve meslektaşlarına zam istiyor. İşçilere ve memurlara AB normlarında maaş ve özlük hakkı istemiyor. AB standartlarında demokrasi de istemiyor. Milletvekillerini parti başkanlarının kölesi yapan siyasi partiler yasasını AB normlarına getirecek değişiklikten söz etmiyor. “Bir yasa geçirip hangi partinin seçimlerde harcadığı paranın nereden geldiğini şeffaflığa kavuşturacağız” da demiyor. Velhasıl hiçbir şeyi AB normlarına getirmekten bahsetmiyor, diyebileceği ve demesi gereken başka hiçbir şeyi de söylemiyor. Maaş zammı istiyor.
Eski Atina demokrasisinde bir de ostrakismos diye bir kurum vardı. Ostrakismos, demokrasiyi, onu yozlaştırmak veya alaşağı etmek isteyenlerden, despotluk meraklılarından ve kavgacı politikacılardan korumak üzere tasarlanmış bir kurumdu.
Yılda bir Atinalılara herhangi birinin sürgün edilmesi için oylama, yani ostrakismos yapmak isteyip istemedikleri sorulurdu.
Cevap “evet” ise, iki ay sonra ostrakismos yapılırdı. Agoranın, etrafı halatlarla çevrili bir bölümünde vatandaşlar şehirden kovulmasını istedikleri kişinin adını bir Ostrakon’a yani çömlek parçasına kazıyıp yere atarlardı. En az altı bin vatandaşın kovulmasını istediği kişi on gün içinde işlerini yoluna koyup on yıllığına kenti terk etmek zorundaydı.
Bu düzen bizde de olsaydı çömlek parçasının üzerine Arınç’ın adını yazardım.
*The Ancient Guide to Modern Life (Modern Yaşam İçin Eski Rehber) Natalie Haynes