Hikâye biraz eskidi ama uzun zamandan beri aklımdan çıkmadığı için yazmak istiyorum.
Hatırlayacaksınız. AKP’nin önerdiği parti kapatmakla ilgili anayasa değişikliği bazı AKP milletvekillerinin desteklememesi nedeniyle reddedildi.
Ardından gazetelerde bir AKP milletvekilinin disiplini bozan bu milletvekillerinin listesini hazırladığını okuduk. Listedeki isimlerden biri eski Sanayi ve Teknoloji Bakanı ve Mersin Milletvekili Kürşad Tüzmen’e aitti.
Tüzmen iri yarı, yakışıklı, güzel sesli, “delikanlı”, aşırı milliyetçi görüşlere sahip bir politikacıdır. Adının listede çıkmasına büyük tepki gösterdi. Çünkü, kendi ifadesine göre, oylamada parti çizgisini terk etmemişti.
Tüzmen (benim başıma gelmesini istemem) listeyi hazırlayan milletvekilinin önünü keserek kızgın biçimde ona aklından geçenleri söyledi. Bazı milletvekilleri araya girmeseydi yüzleşme yumruklaşmaya kadar gidebilirdi.
Seninle ölüme giderim
Olaydan sonra Tüzmen şöyle konuştu: “Başbakan uçurumdan atlıyorsa, bize yakışan onun arkasından atlamaktır. Karar doğrudur yanlıştır önemli değil, Türk töresi böyle gerektirir.”
Böyle bir Türk töresi mi var?
Yoksa bu, Türk tipi demokrasiye ait bir töre mi?
Tüzmen ile Başbakan Erdoğan arasındaki ilişkinin sıcak olduğunu iddia etmek mümkün değil. Erdoğan ikinci hükümetini kurarken onu kabineye almadı. Tüzmen’in anayasanın parti kapatma maddesini gömen milletvekillerinden biri olduğu kesinlik kazansaydı gelecek seçimlerde muhtemelen milletvekili aday listesine de giremeyecekti.
Bu nedenle genel başkanına olan sadakatini hiçbir yanlış anlamaya meydan vermeyecek şekilde ilan etmesi gerekiyordu. Etti. Ona en hoşuna gidecek lafı söyledi: Seninle gözümü kırpmadan ölüme giderim.
Robot demokrasi vurgusu
Türk tipi demokraside sadakat ve itaat esastır. Bağımsız olmak, kişilik sahibi olmak, orijinal ve yaratıcı olmak değil.
Onun içindir ki Cumhurbaşkanı Gül en çok oy alan adayı değil en uysal adayı üniversite rektörü yapar.
Onun içindir ki Erdoğan tam itaat ister. Sadece kendi partililerinden değil. Herkesten. Medya patronlarından, işadamlarından, köşe yazarlarından, yargıçlardan ve savcılardan... Karşıt görüşü seslendiren herkesten.
Demokrasimizi Türk tipi yapan, yani demokrasi olmaktan uzaklaştıran, bu kesin itaat beklentisidir.
Siyasi partiler yasası demokrasinin gereklerine değil bu beklentiye cevap vermek amacıyla kaleme alındı. Bu yasa devrilmesi zor despotlar yaratıyor. Despotlar da gözünü kırpmadan uçurumdan atlamaya hazır politikacılar.
Kimin delege, kimin milletvekili olacağına siyasi parti başkanı karar verdiği için delegeler de milletvekilleri de uçurumcu birer robot olmak durumundadır.
Robotlarla birlikte uçurumdan atlayabilirsin ama demokrasi kuramazsın.
Geçerken not edeyim dedim, belki ileride işe yarar diye.