Mesajı aldınız değil mi? İşinizin ters gitmesini istemiyorsanız Başbakan’a terslik yapmayın. Yani Aydın Doğan olmayın. Aydın Doğan’lık yaparsanız vergi memurlarını yollarım, üzerlerine baskı kurarım, var olmayan vergiler ve cezalar koydurturum. Ondan sonra ne yapacağınızı siz düşünün.
Bizimkilerin ne diyeceğini bildiğim için Doğan Yayın Grubu’na kesilen 800 küsur milyon liralık vergi cezası konusunda ne düşündüğünü öğrenmek üzere, büyük bir işadamını aradım.
Aşağı yukarı aynı zamanlarda şirketinin bir bölümünü Araplara satmıştı.
“Aman, bu iş bizi de ilgilendiriyor, araştırıyoruz, sana geri döneceğim,” dedi.
Bu arada, özetlemek gerekirse: Aydın Doğan, (kendisi bu gazetenin sahibidir) bünyesinde Kanal D, Star gibi televizyon şirketlerini barındıran Doğan Yayın Grubu bünyesindeki Doğan TV Holding’in yüzde 25 hissesini 375 milyon euro’ya Avrupa’nın en büyük medya kuruluşlarından olan Alman Axel Springer’e sattı. Satış 2007 başında yapıldı. Nisanda vergisi ödendi. On ay geçtikten sonra vergi zamanında ödenmedi iddiasıyla görülmemiş bir ceza geldi.
‘Böyle maskaralık olamaz’
Birkaç saat sonra işadamı beni aradı. “Konunun en büyük uzmanlarıyla konuştum,” dedi. “Böyle bir maskaralık olamaz. Tamamen siyasi bir olay. Yetkilerin kötüye kullanılmasından başka bir şey değil.”
Ardından, bu gibi konularda her zaman fikrine başvurduğum Profesör Şükrü Kızılot’u aradım. Kızılot vergi konusunda, Türkiye’nin en bilgili ve saygın akademisyenlerinden biridir. Sadece vergiler konusunda basılmış 23 ciltlik eserleri var.
Onu arayan sadece ben değilmişim. Sabahın erken saatlerinden itibaren birçok işadamından telefon almıştı. Çünkü konu binlerce, belki on binlerce şirketi ilgilendiriyor.
Eğer Aydın Doğan’a uygulanan ceza onunla benzer durumda olan işadamları için de geçerli ise Türk özel sektörününün trilyonlarca lira ceza ödemesi gerekecekti.
Konunun ayrıntılarıyla ilgileniyorsanız Profesör Kızılot’un bugünkü Hürriyet gazetesindeki yazısını okumanızı öneririm. Ben sadece bana söylediği birkaç noktayı yazmakla yetineceğim: Bir: Aydın Doğan’a kesilen 800 milyon dolarlık ceza “ters ve keyfidir.” Yasaya değil yoruma dayanıyor ama yasa varken ve açıkken yoruma itibar edilmez.
Talimat olmadan olmaz
İki: Herhangi bir vergi memurunun, Başbakan veya bir bakanından talimat almadan bu kadar büyük bir şirkete bu kadar büyük bir ceza yazması “mümkün değildir.”
Bana göre durum çok açık. Başbakan veya onun emri ile veya bilgisi dahilinde hareket eden birileri, yasaları çiğneme pahasına, sırf önünde temenna etmiyor diye, Türkiye’nin en büyük şirketlerinden birine astronomik bir ceza kestirtti.
Aslına bunda şaşacak bir şey yok. Erdoğan aylardır önünde her kalabalık gördüğünde, isim vermeden, bizim gruba dahil gazetelerin boykot edilmesini istiyor. Herhalde anladı. Hürriyet, Milliyet falan batmadan damadının patron olduğu şirkete aldırttığı Sabah, ATV gibi kuruluşların ne reytingde ne de reklam gelirlerinde en üst sıraya çıkmaları mümkün değil.
Onlara biraz arka çıkmak istiyor. Aksi takdirde devlet bankalarından torpille aldıkları borçları geri ödemekte zorlanabilirler.
Ama olmuyor işte. Halk da, şirketler de reklamcılar da bizim gazete ve televizyonları tercih etmeye devam ediyor. Laf dinlemezlerse, onlara da vergi cezası kesmek gerekebilir.
Esasında mesajı aldınız mı derken sadece bunları kastetmiyordum.
Bu daha başlangıç. Erdoğanistan’da daha çok keyfilik ve alaturkalık göreceksiniz. Standartlar çok daha aşağı inecek.
Bana ne demeyin, çünkü bir gün sıra size de gelecek.