Irak savaşı Amerika Birleşik Devletleri'nin prestijine, inanırlığına, dış politikasının ahlaki içeriğine büyük bir darbe vurdu.Düşük nitelikli konut kredileri alanında patlak veren kriz de Amerikan bankalarının, finansal sisteminin ve, yakın zamana kadar büyülü bir şekilde her zaman doğruyu yaptığı izlenimi veren, Amerikan Merkez Bankası FED'in kredibilitesini sarstı.Hem Irak'taki savaşın ne biçim hallolacağı muammadır, hem Amerikan mali krizinin ne kadar derinleşeceği.Muamma olmayan, Amerika'nın yediği bu darbelerden iyileşmesinin, eski gücüne ve prestijine kavuşmasının kolay olmayacağıdır.Uzun vadeli konut kredisi, mortgage denilen şey, yeni bir buluş değildir. Batı'da nesiller boyu tüketiciler bu kredilerden yararlanarak kira öder gibi konut sahibi oldular. Nasıl oldu da bu masum enstrüman birdenbire dünyanın en büyük (ve en iyi yönetildiği sanılan) bankalarında milyarlarca dolarlık zararlara yol açacak zararlara neden oldu, Amerikan ekonomisini sarstı? Bu sorunun cevabının kimse vermek istemiyor. Aslında cevap bilinmediği veya karmaşık olduğu için değil, korkunç ve yüz kızartıcı olduğu için.Mortgage krizi bankaların bile bile mortgage sistemini istismar ettikleri, bir dolandırıcılık aracı haline getirdikleri için çıktı. Amerika'nın dev bankaları ödeme yeteneği olmadığını bile bile sayısız ninja'ya yüz milyarlarca dolar değerinde konut kredisi verdi. Ninja (Amerikalılar her şeye bir kısaltma icat etmekte ustadırlar) İngilizce no income, no job, no asset'in kısaltılmışıdır. Geliri yok, işi yok, paraya çevrilebilecek bir varlığı yok anlamına geliyor. Ninja'ların borçları paketlenip derecelendirme kuruluşları tarafından takdis edildikten sonra, başka bankalara ve yatırımcılara satıldı. Çok ilginç ama çok anlaşılmaz bir dönem yaşıyoruz. Bir süre herkes bol para kazandı. Mortgage'ın ilk yıl veya yıllarında fazi düşük olduğu için alacaklılar taksitlerini ödeyebiliyorlardı. Ama gittikçe yükselen faizli taksitler devreye girince mortgage sahipleri iflas etmeye başladı. Müflislerin sayısı kar topu gibi büyüyünce, geçen ağustostan başlayarak, mortgage kredileri canlı bombalar gibi kâğıt sahiplerinin ellerinde patlamaya başladı. İnfilaklar devam ediyor. Bu öyküdeki en önemli husus şudur. Bankalar ta başından beri bu kredilerin ödenmeyeceğini biliyorlardı. Buna rağmen, Chuck Prince'in Citibank'ın başından kovulmadan önce söylediği gibi, "müzik devam ettiği müddetçe dans" ettiler.Yani dünya tarihinde görülmüş en büyük dolandırıcılığı yaptılar. Bankalar biliyordu Kısmen bunun bir sonucu olan doların değerinin düşmesi bu parayı rezervinde tutan yüzlerce devlet ve yüz milyonlarca insan için büyük kayıp olan global bir devalüasyondur. Geçen sene dünyanın en büyük finansal kurumu olan Citigroup Akbank'a ortak olduğunda görüntü Citibank'ın güçlü, Akbank'ın zayıf ortak olduğuydu. Şimdi görüntü Akbank'ın güçlü, Citibank'ın zayıf değil, yerlerde sürünüyor olduğudur.Bu görüntü Amerikan bankaları için atipik değil, tipiktir. Bütün imparatorlukların sonunun bir başlangıcı vardır, başlangıç anında pek fark edilmeyen. Amerika'nınki ninjalar olabilir. mmunir@milliyet.com.tr Global devalüasyon