Avrupa Birliği ile üyelik görüşmelerinin başlamasından altı yıl sonra hükümet Avrupa Birliği Bakanlığı kurdu.
Bakanlık (eseme!) “Avrupa Birliği üyeliğine yönelik yapılacak çalışmaların yönlendirilmesi, izlenmesi ve koordinasyonu ile ilgili çalışmaları yürütecek.”
Çıkmaz ayın son çarşambasında gerçekleşmesi beklenen üyelikten sonra da “çalışmaların koordinasyonu” işini yapacak.
Aslında, bu yazıya “Avrupa Birliği üyeliğinin hiçbir zaman olmadığı kadar uzak olduğu bir dönemde, Avrupa Birliği Bakanlığı kuruldu” diyerek de başlayabilirdim.
O zaman ne oluyor?
Olan şu: 2000 yılında “Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliğine hazırlanmasına yönelik çalışmaları yönlendirmek üzere” Başbakanlığa bağlı, Avrupa Birliği Genel Sekreterliği kurulmuştu. Bilahare, Egemen Bağış başmüzakereci atanmış ve bu kurumun patronu olmuştu. Eğer sekreterliğin sitesine girerseniz, sayfanın sol başında, kayınbiraderinin bitmemiş portresindeki Mozart’ı andıran bir Bağış tarafından karşılanacaksınız.
Konunun bir boyutu daha var
Şimdi, Sekreterlik bakanlık haline getiriliyor. Başbakan’a en yakın politikacılardan olan Bağış’ın at koşturduğu alan genişletiliyor.
Bu arada, Bağış’ın, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun yangında ilk kuracağı bakanlar arasında bulunmadığını da belirtmek gerek. Brüksel’in “En Çok Sevdiğim On Politikacı” listesinde de adı yok.
Ankara’daki AB büyükelçileri ise onu “akıllı ama ziyadesiyle kendini beğenmiş” buluyormuş, bir diplomattan öğrendiğime göre.
Konunun bir boyutu daha var: Belki hatırlayacaksınız. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC), Başbakan Yardımcısı ve Devlet Bakanı Cemil Çiçek’in yetki alanı içinde idi. Çiçek’in Kıbrıslılarla ilişkisi karşılıklı bir nefrete dönüşmüştü.
Bir adalı kaynağım, durumu, Çiçek “Laikleri ne kadar seviyorsa bizi de o kadar seviyor” şeklinde özetliyor.
Çiçek muhtemelen Meclis Başkanı olacağı için yeni kabinede KKTC için yeni bir çek imzalayıcısına ihtiyaç olacak. Lefkoşa’da dolaşan dedikodulara göre bu kişi Bağış’tır.
Farkında iseniz Bağış’ın kabineye girmesi ve Avrupa Birliği Bakanı olması kesinmiş ve bu konuda derin istihbaratım varmış gibi konuşuyorum.
Yok.
Sadece, Başbakan’ın, tuttuğu politikacıları kabinede tutmak gibi bir huyu olduğunu ve bunun Ustalık Devri’nde de devam edeceğini varsayıyorum.
Aslında galiba şunu söylüyorum. Avrupa Birliği Bakanlığı kurulmasının Avrupa Birliği ile pek ilgisi olmayabilir.
Veya bir mucizenin eşiğindeyiz de benim haberim yok.