KÜRESEL ISINMA-4
Dünya liderleri aralıkta Danimarka’nın başkenti Kopenhag’da buluşup küresel ısınmaya karşı yeni bir eylem planına imza atacaklar.
Ancak bu planın etkin olması için gerekli iradenin uluslararası camiada var olduğu kesin değil. Zirve yüzeysel önlemlerle geçiştirilirse insanlık yeryüzü ile kumar oynamaya devam edecek demektir.
Belki de en büyük sorun, devlet adamları arasında bile küresel ısınmanın doğurabileceği felaketin farkındalığının yaygın olmamasıdır.
Büyük bir deprem veya finansal kriz aniden meydana gelir, etki alanı içindeki bütün insanları derinden sarsar. Bunlara karşı alınacak önlemler belli ve az çok tartışmasızdır. Küresel ısınma ise insanların çoğu tarafından fark edilemeyecek kadar tedricidir. Vücudu sızısız şekilde saran ve kritik nokta aşıldıktan sonra fark edilen kanser gibi.
Gerekli teknoloji var
Dünya SOS veriyor ve bilim adamları bunu duyuyor. Ama sinyaller hâlâ halkın duyacağı kadar güçlü değil. Küresel ısınmanın dönüşmesi belirsiz bir gelecekte meydana gelecek sanılıyor.
“Bizi de, çocuklarımızı da ilgilendirmez” şeklinde bir inanca yol açıyor bu. Bu, nemelazımcılığı ve hareketsizliği teşvik ederek felakete davetiye çıkarmak demektir.
Bu eksikliğin giderilmesi için çalışanlardan biri Nichols Stern’dir. Dünya Bankası eski başekonomistlerinden olan Stern, İngiliz hükümeti için global ısınma ve olumsuz etkilerinin bertaraf edilmesi için alınması gereken önlemler konusunda bir rapor hazırladı. O gün bu gündür ülke ülke dolaşarak çevre bilincini yükseltmeye çalışıyor.
Stern’in argümanının iki ana noktası var:
Bir, küresel ısınma ile mücadele için gerekli teknoloji mevcuttur. Örneğin nükleer enerji, kömür kullanan santralların bacalarından çıkan karbonun havaya püskürtülmeden “hapsedilmesi”, güneş enerjisi, rüzgâr gibi.
İki, bu teknolojiyi harekete geçirecek para gücü de vardır. Stern’in hesabına göre, önümüzdeki 50 yıl dünya gayri safi milli hasılasının yüzde ikisi harcanarak atmosferdeki karbondioksit milyonda 500 düzeyinde tutulabilir. (Şu anda 387’deyiz.) Bu hedefe varılması halinde diyor Stern, ısı 2 veya 3 santigrat derece artar ki, bu “tehlikelidir ama fecaat değildir”.
Bu rakamlar kesin değil. Daha kötüsü, az sonra göreceğimiz gibi, aşırı iyimser.
Kopenhag’da imzalanmak üzere tartışılan planın ana hatları aşağı yukarı şöyledir.
- Atmosfere püskürtülen karbon 2050’de 1990’ın yarısı kadar olacak.
- Önce kalkınmış ülkeler harekete geçecek. 2020’ye kadar püskürttükleri karbonu yüzde 20 ile 40, 2050’ye kadar yüzde 80 azaltacaklar.
- Kalkınma sürecindeki ülkeler, kalkınmış ülkelerin hedefi tutturmaları halinde, en geç 2020’de, kendi azaltma hedeflerini koymuş olacaklar.
- Zengin ülkeler kalkınmakta olan ülkelerde karbon salımı olmayan enerji üretim tesisleri kuracak, karbonsuz enerji üretime geçmeleri için yardımcı olacak.
Dünya ülkeleri bu prensipler etrafında toplanabilecek mi?
Stern, ABD, Avrupa Birliği, Çin ve Hindistan’ın tutumlarının belirleyici olacağını söylüyor.
Avrupa bu denklemin içinde en kolay olanıdır. Kıta, iklim konusuna en erken uyanmış, halkları en bilinçli olan bölgedir.
Hindistan’da durum Avrupa’nın tersidir. Burada küresel ısınmaya karşı uyanmadan pek eser yok. Hindistan’ın saçtığı kirlilik ABD veya Çin’in üçte biri kadardır. Ama dünyadaki yoksul insanların üçte biri bu kıta parçasında yaşıyor.
Halkın yaşam standardını yükseltmek için girişilen hızlı kalkınma hamlesi Hindistan’ı dünyanın en büyük kirleticileri arasına sokmaya adaydır.
Bush döneminde duyarsızlık
Geçen sene ABD’yi sollayıp dünyanın en büyük kirleticisi unvanını kazanan Çin ise yavaş yavaş konuya ısınıyor.
Ama Pekin’de hükümet zor bir ikilemle karşı karşıya. Bir tarafta devasa bir nüfusa daha iyi ekonomik koşullar sağlama savaşı var, diğer tarafta aynı nüfus için büyük felaketlere neden olabilecek hava kirliliği. Üstelik karar zamanı, kalkınmayı yavaşlatan global finans kriziyle üst üste geldi.
Çin liderlerinin iklim uğruna kalkınmayı yavaşlatmaları her geçen gün daha şüpheli hale geliyor.
Uzun yıllar dünya kirletme rekortmeni olan ABD, George Bush döneminde iklime tamamen duyarsız kaldı. Bush himayesinde muhafazakârlar küresel ısınma ile mücadele için atılması planlanan adımlara engel oldu. Obama’nın iktidara gelmesiyle ABD’nin bu konuda öncülük yapma olasılığı doğdu. Kongre’nin önünde, püskürtülen karbon miktarının yüzyılın ortasına kadar yüzde 80 azaltılmasına dair bir tasarı var.
YARIN: İMKÂNSIZI İSTEMEK