Mega ahşap yatlarıyla adından söz ettiren Su Marine’in ortağı Tanju Kalaycıoğlu “Türk yatçılar özel imalat yerine iki katı fiyata fabrikasyon tekne alıyorlar. El dokuması yerine makine halısı almak gibi” diyor
Su Marine ve Tanju Kalaycıoğlu imzalı çok sayıda tekne arasında klasik motor yatlar ve süper yelkenlilerin yanı sıra İstanbul Boğazı’nda çok sayıda işadamının ulaşımda kullandığı lobster türü tekneler de bulunuyor.
Mega yat inşasında Türkiye’nin, dünyanın en büyük ilk üç ya da dört üreticisinden biri olduğu söylenir. Gerçekten birçok tersanemiz çok uygun fiyatlarla çok kaliteli süper yat üretiyor. Süper yat üretiminin yanı sıra, yat tasarımcılarımız da, mega yat piyasasında değerli
imza sahibi oluyorlar.
Geçtiğimiz günlerde Tuzla’da Su Marine Tersanesi’ni ziyaret ettim. Hem yaptıkları tekneleri dolaştım, hem de yatçılık üzerine sohbet ettik. Su Marine, 2007 yılında Ahmet Kesgin, Ronald Grünberg, Timothy Grünberg ve Göksen Kerezlioğlu tarafından kuruluyor. Bu isimlerin hepsinin yatçılık geçmişi çok eskilere uzanıyor. Özellikle Ahmet Kesgin ve kardeşleri 40 yıldan bu yana ahşap tekne imalatında, sanatları ve ustalıklarıyla ön plana çıkmış isimler. İmal ettikleri teknelerin tasarımları da imzası uluslararası piyasada bilinen Osman Tanju Kalaycıoğlu’na ait. Yaptıkları teknelerin tümü lamine ahşap ve epoksi kaplı... Ahşap tekne, hem ömür hem de konfor bakımından saç ve fiber teknelere göre büyük avantajlara sahip. Ahşap, nefes alıyor. Yazın serin, kışın sıcak oluyor.
Ünlü işadamlarının teknelerini de o yapıyor
Osman Tanju Kalaycıoğlu’nu bizim camia iyi tanır da yatçılık dünyası dışındaki kişilere yaptığı işlerin önemini kısaca şöyle anlatabilirim. Dünyanın sayılı mega yat sörveylerinden Don Patton’un, Billionaire Club’dan Flavio Billionaire’in, ünlü aktör Johnny Depp’in tekneleri hep Tanju Kalaycıoğlu imzasına sahip. Daha bana birçok ünlü işadamı saydı. Büyük teknelerin yanı sıra, Boğaz’da gördüğümüz çok sayıda ünlü işadamının geziden çok ulaşım amaçlı kullandığı 10-15 metre arası lobster türü tekneler de hep Kalaycıoğlu tasarımı. Bir kısmı Su Marine’de inşa edilmiş, bir kısmı Su Marine kurulmadan önce ama yine de Ahmet Kesgin tarafından yapılmış.
Esasında ben Tanju Kalaycıoğlu’nu çok daha önceden tanırım. Benim teknem rahmetli Vecdi Arduman ile Orhan Yumak tasarımı. Teknenin yapımının son üç ayında Vecdi Arduman beyefendi rahatsızlanıyor, teknenin salma ve son hesaplarını Tanju Kalaycıoğlu yapıyor. 22 yıldır o tekne ile deniz domuz demeden en sert havalarda bile çok güvenli dolaşıyoruz.
Ben gittiğimde, tersanede biri 33 metre, biri 36 metre olmak üzere iki yelkenli, biri de 28 metre klasik motor yat inşa halinde idi. 36 metrelik yelkenli ile 28 metrelik klasik motor yat bu sezon denize inecek. Dünyada 2008 yılında patlayan ekonomik krizin vurduğu sektörlerin başında mega yat inşa sektörü geliyor. Gerek dünyada gerek Türkiye’de bu sektördeki kriz henüz atlatılmış değil ama böyle bir dönemde Su Tersanesi’nde süper yat kategorisinde üç tekne inşasının sürmesi, yaptıkları işin kalitesini ve piyasadaki itibarlarını gösteriyor.
“Türk yatçıları anlamakta güçlük çekiyoruz”
Su Marine’nin ortaklarından Ronald Grünberg, Göksen Kerezlioğlu ve Timothy Grünberg ile tasarımcı Tanju Kalaycıoğlu.
Ronald Grünberg, Göksen Körezlioğlu, Timhoty Grünberg, Ahmet Kesgin ve Tanju Kalaycıoğlu ile sohbet ediyoruz. Hem Türk yatçılarına hem de Ankara’ya önemli mesajlar veriyorlar. Söyledikleri şöyle:
* Türk yatçıları anlamakta güçlük çekiyoruz. Avrupalı marka olmuş firmaların fabrikasyon standart teknelerinin yarı fiyatına, aynı kalitede daha konforlu ve daha lüksünü üstelik ahşap olarak yapıyoruz. Gidip o teknelerin plastik olanını alıyorlar. El dokuması halı varken, daha yüksek fiyata makine halısı almaya benziyor bu iş...
* Türkiye’ye çok değişik sektörlerde yatırım yapan dolar milyarderi işadamları var. Bunlar bu yatırımları ve iş görüşmeleri için Türkiye’ye CEO’larını gönderiyor, kendileri gelmiyor. Ancak biz bu kişilere yat yapıyoruz. Bu kez CEO’ları değil, kendileri, eşleri, çocukları ve iç mimarları,
sanat danışmanları ile birlikte Türkiye’ye geliyorlar. Bizim sektörün en önemli farkı bu.
“Ankara teşvik etse bu sektör uçar”
* Ankara’nın yat inşa sektörünü teşvik etmesi haline bu sektör uçar. Bunun için yapılması gerekenler de esasında belli. Öncelikle Türk Bayrağı’nı vergi aracı olmaktan kurtarmak gerekiyor. Yat imalatı, İstanbul, İzmir, Antalya gibi yerlerde olabiliyor. Bu bölgeler de bölgesel teşviklerden faydalanamıyor. O nedenle, sektöre yönelik özel teşvikler getirilebilir.
* Bayrak sorununu çözersek çok sayıda yerli üretim, Türk bayraklı teknemiz olur. Türk bayrağından aldığımız vergilerle, insanları yabancı tekne almaya, dolaylı olarak Hollanda’daki, İtalya’daki, Fransa’daki işçiliği satın almaya özendiriyoruz.
* Yat endüstrisinde, işçiliğin katma değeri çok yüksek. Sektörün en az yüzde 50’si kalifiye işçilik gerektiriyor. Kalifiye marangoz, kalifiye saç kaynakçısı, kalifiye elektrikçi vs gibi... Sektörün sağladığı istihdam sonucu, maliyenin çalışanların harcamalarından alacağı dolaylı vergiler (KDV, ÖTV gibi), sağlanacak teşviklerin çok üzerinde bir rakam tutar.