Vendela Kirsebom, 1980’li yılların ikinci yarısından itibaren podyumlarda fırtına gibi esen dünyanın sayılı top modellerinden… 45 yaşına geldiğinde, Türk yat turizminin önemli adreslerinden Kumlubükü Yat Kulübü’ne gelip sahibi Ahmet Özkal’a “Sen benim babamsın” diyor. Geçtiğimiz haftaki deniz yolculuğumdan çıkan gerçek bir öyküyü aktarıyorum
45 yıl aradan sonra birbirlerine kavuşan baba kızın birbirlerine sevgi dolu bakışı, fotoğraftan fırlayıp içimizi sarıyor…
Denizde dolaşırken yeni yerler görüyor, çok farklı kişilerle tanışıyorsunuz. Dünyayı gezmeseniz bile dünyayı gezen çeşitli ülkelerden denizcilerle tanışıp onların kültürlerini, farklı yemek pişirme tekniklerini öğreniyorsunuz. Çok ilginç öykülere de tanık oluyorsunuz.
Denizde dolaşırken yaklaşık 25 yıldan beri tanıdığım Hollandalı Ahmet adıyla bilinen sevgili Ahmet Özkal’ın kendisinin de yeni öğrendiği öyküsü, tam filmlere konu olacak türden… Üstelik öykünün kahramanı da dünyalar güzeli bir kadın…
Öyküye geçmeden önce Hollandalı Ahmet ve Kumlubükü Yat Kulübü’nü kısaca özetleyeyim.
Marmaris Koyu’nun hemen denizden çıkışında, Hollandalı Ahmet’in Yeri Kumlubükü Yat Kulübü vardır. Ahmet Özkal ve eşi Şirin Özkal’ı, biri Türk diğeri Çinli iki mutfak şefi ile servis elemanlarını, iskeledeki kaptanlarını birkaç kez yazdım. Bana göre kıyılarımızdaki en iyi restoranların kare asında yer alır.
“Senin baban bir Türk’tü kızım”
1981 yılında kurulan, iskelesi ve restoranı ile Türk yat turizmine hizmet veren ilk tesistir. Avrupa’daki kraliyet ailesi mensupları, dünya jet sosyetesine mensup kişiler, Türkiye’nin ünlü simalarının uğrak yeridir.
Ama aynı zamanda ünlü olmasa da Marmaris civarında dolaşan tüm yelkenciler en az bir kere uğrar. Yemekleri lezizdir. Akdeniz, Fransız ve Çin mutfağından güzel örnekler sunar. Gelelim öykümüze…
Vendela Kirsebom’u çoğu kişi bilir. Bilmeyenler de fotoğraflarını görünce hatırlayabilir. 1980’li yılların ikinci yarısından sonra moda dünyasına adımını atan dünyaca ünlü bir top model… Norveçli… 13 yaşında, annesi ile bir restoranda yemek yerken Amerika’nın dünyaca ünlü model ajansı Ford’un sahibi Eileen Ford, Vendela’yı görüyor ve modellik teklif ediyor. Annesi “Olmaz, önce okul” diyor. Eileen Ford aradan dört yıl geçtikten sonra bir kez daha arıyor ve Vendela önce İtalya’ya sonra da Amerika’ya yerleşiyor. 1980 ve 90’lı yıllarda podyumlarda, reklam filmlerinde, 300’ün üzerindeki dergi kapağında fırtına gibi esiyor. Victoria’s Secret mankeni olarak, Barbour, Diesel Jeans, Elizabeth Arden, Revlon, Nivea gibi birçok markanın tanıtım yüzü oluyor. Evleniyor.
Şu anda biri 14 diğeri 12 yaşında iki kızı var. Bu yılın ocak ayında 45 yaşına geldiğinde annesi İngi Kirsebom, Vendela’yı karşısına alıyor ve başlıyor anlatmaya:
“Senin baban bir Türk’tü kızım. Hollanda’da restoran işletiyor. Adı da Ahmet Özkal… 1966 yılının nisan ayında İstanbul’a tatile gitmiştim. O da tatil için Hollanda’dan gelmişti. Tarabya Oteli’nde tanıştık. Kulüp 12’de dans ettik, eğlendik. Ondan hamile kaldım ama kendisine haber vermedim. Sen onun kızısın. İşte bu da fotoğrafı…”
Vendela babasını bulmaya kara verir.
Ancak Ahmet 1985 yılında Hollanda’daki restoranlarını kapatmış, Marmaris’e gelmiştir. Sadece kış aylarında Hollanda’ya gider.
Vendela, NRK Televizyonu’nda kayıp aileler üzerine program yapan Noman Mubahsir’e başvurur.
O da uzun yıllardır Norveç’te yaşayan Tahsin Candaş’la işbirliğine girer. Uzun arayışlar sonunda geçtiğimiz nisan ayında, Hollandalı Ahmet adıyla maruf Ahmet Özkal bulunur. Televizyon belgeseli çekilir. İstanbul, Norveç
ve Marmaris’te çekimler yapılırken etraftan kuş uçurtulmaz. Belgesel geçtiğimiz ay televizyonda yayına girdi. Hemen ardından da Vendela yanına iki kızını da alarak üç hafta Kumlubükü’nde, babası Ahmet, erkek kardeşleri Demir, Jr. Ahmet ve Ahmet’in eşi Şirin Özkal’la birlikte tatil yaptı.
Ahmet Özkal, şimdilerde tekerlekli sandalye mahkûmu… Her gün denize giriyor.
45 yıl sonra kendisini bulan kızı Vendela, babasının yüzmesine yardımcı oluyor.
“Büyütme zahmetine katlanmadan çocuk ve torun sahibi olduk”
Ben Vendela’nın Marmaris’ten ayrılmasından birkaç gün sonra Kumlubükü’ne demir attım. Vendela’yı göremedim ama Ahmet’ten belgesel esnasında çekilen fotoğrafları aldım. Ahmet Özkal, şu anda 69 yaşında. Kendisini 25 yıldır tanırım. Fotoğraflarına bakınca, dünyalar güzeli kızın yüzünde Ahmet’in ifadesini gördüm. Yüz ifadeleri ve benzerlik DNA testi gibiydi…
Ahmet’e duygularını sordum. Gözlerinden yaşlar süzülerek anlattı: “Hiç büyütme zahmetine katlanmadan bir kız çocuğu ve iki torun sahibi olduk. Ama bu işin şakası. O kadar ünlü olmasına rağmen çok mütevazı, çok candan biri… Kendisini çok iyi yetiştirmiş. Kardeşleri Demir ve Jr. Ahmet’le de birbirlerinin görür görmez çok iyi kaynaştılar anlaştılar, eşim Şirin’le de… Keşke sağlığımın biraz daha yerinde olduğu zamanlar, bir on yıl kadar önce tanısaydım. Ama buna da çok şükür…”
Ahmet Özkal, gençliğinde çok hızlı yaşadı. Kalp ve aort ameliyatı geçirdi. Damar tıkanıklığı ve böbreklerinde sorun var. Son bir yıldır da tekerlekli sandalyeye mahkûm oldu. Ancak tekerlekli sandalye ile de olsa her gün denize giriyor, haftada iki üç gün tekne ile denize çıkıyor. Mutfakta pişen her şeyin tadına bakıp denetim yapıyor. Kızı Vendela ve torunları ile buluşması, ona bir yaşam sevinci vermiş… Onlara sağlık ve mutluluk diliyorum.
Vendela kızlarını alıp babasının yanında kardeşleri ile birlikte neşeli bir tatil yaptı.
Vendela kardeşleri Demir, kızları Hannah ve Julia ve küçük kardeşi Jr. Ahmet’le…
ANILARDAKİ FOTOĞRAF: Hollandalı Ahmet, İngi Kirsebom’la 1966 yılında İstanbul Tarabya Oteli’nde tanıştı. Fotoğrafın arkasını imzaladı. O gece İngi hamile kaldı ama Ahmet’in bundan haberi olmadı.
VENDELA VE KARDEŞLERİ: Vendela yeni tanıdığı kardeşleri ile hemen kaynaştı. Solda en küçük kardeşi Jr. Ahmet, sağında küçük kardeşi Demir… Jr. Ahmet restoran işletmeciliği, Demir de mutfak şefliği konusunda Hollanda’da eğitim aldılar. Babaları ve annelerinin yanında da pişiyorlar. Ben şimdiden not düşeyim. Bu üçlü ileride restoran konusunda dünya çapında muhteşem işler yapacak.
KAPTANIN MUTFAĞINDAN
Gravlax
Daha önce Hollandalı Ahmet’ten bira soslu laos, balık çorbası, tempura tarifleri vermiştim. Bugünkü sayfa konumuz Hollandalı Ahmet’ten somon tarifi aktarıyorum. Bütün bir somon balığı boydan fileto edilir. Birçok market zincirinde somon balıkları uygun fiyatla satılıyor. Siz fileto etmeseniz de boydan fileto ettirebilirsiniz. Üzerine deniz tuzu, şeker, tane karabiber soğuk beyaz şarap, konyak ve dereotu sürülür. Streç filme sarılır. Üzerine dört kilo kadar bir ağırlık konur. Bir gün buzdolabında dinlendirilir. Çıkardığınız zaman, yanlamasına yaprak şeklinde kesilir. Üzerine dereotu ve hardal sosu ile servis edilir. Sos için harda, çok az limon ve
zeytinyağı ile çırpılır.