Çok sayıda marinanın inşasını gerçekleştiren Erhan Kavlakoğlu ile marina sayısının yetersizliği üzerine konuştuk, iki çözüm yolu var. Bir tanesi balıkçı barınaklarının yüzer iskelelerle yat bağlamaya açılması, diğeri de marina inşasındaki bürokrasinin ve deniz alanı üzerinden alınan kiraların makul hale getirilmesi
Türkiye’de marina inşaatı, yüzer iskele dendiğinde ilk akla gelen isimlerden biri Erhan Kavlakoğlu’dur. Bunun iki nedeni var. Hem Kavlakoğlu’nun kardeşleri ile birlikte kurduğu Aska firmasının 1994 yılından bu yana, çok sayıda marina ve deniz yapıları işini gerçekleştirmiş olması, hem de
Erhan Kavlakoğlu’nun yılın 12 ayı denizde teknede yaşayıp gerçek bir denizci olması...
Erhan Kavlakoğlu, ofis işlerini kardeşlerine bırakmış. Ev, ofis ve şantiye binası olarak 20 metrelik teknesi Benek’i kullanıyor. Marina yapacağı yere teknesi ile gidiyor. Orada demirliyor, teknesini marina inşaatında da şantiye olarak kullanıyor.
Erhan Kavlakoğlu ile hem marina inşacısı hem de tekne sahibi olarak Türkiye’deki marina bağlama fiyatlarının yüksekliği ve marina sayısının azlığı üzerine konuştuk. Ona şöyle bir soru sordum. Turizmde, beş yıldızlı otel de pansiyon da var. Ama herkes, beş çıpalı marinadan bahsediyor. Bana uzun uzun anlattıklarını özetleyerek aktarıyorum.
* Bir marina yatırımının ağırlıklı bölümü denizin altına yapılır. Sonra da kara üzerine mimarisi düzgün binalar inşa edilir. Dolayısıyla yatırımcılar doğal olarak beş çıpalı marina yapmayı tercih eder. Türkiye’de tekne bağlama sıkıntısını çözmek için iki yol var. Bir tanesi balıkçı barınaklarının yüzer iskelelerle kapasitelerini artırarak yat bağlanmasına izin verilmesi, diğeri de marina inşasındaki bürokrasinin ve deniz alanı üzerinden maliyenin aldığı kiraların makul hale getirilmesi... Daha ucuz bağlama olanaklarının sağlanması ya da dediğiniz gibi beş yıldızlı otel-pansiyon benzetmesinden gidersek, balıkçı barınakları üzerinde yoğunlaşmalıyız.
* Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı tarafından yapılan balıkçı barınakları, Tarım Bakanlığı’na devrediliyor. Bu barınaklara o bölgenin balıkçılarına ait 6 metre ile 10 metre arasında değişen küçük balıkçı tekneleri bağlanıyor. Çoğunlukla da bu barınaklara Karadeniz’den gelen 25-40 metre boyunda büyük gırgır tekneleri bağlanıyor. Esasında bu balıkçı barınaklarına, yat bağlanmasını da sağlamak gerekiyor. Bunu yapmaya karar verdiğinizde, balıkçıların bağlama yeri daralmaz. Bütün balıkçı barınakları bir mendirek ve rıhtımdan oluşuyor. Oysa bu barınakların içine, yüzer iskeleler, pontnonlar yaptığınız zaman, barınağın kapasitesi ikiye, hatta üçe katlanır. Son olarak yaptığım balıkçı barınaklarından biri üzerine örnek vereyim. İzmir Mordoğan Balıkçı Barınağı’nı ben yaptım. 100 tekne bağlama kapasitesi var. Bu limanın içine yüzer iskeleler koyduğunuzda bağlama kapasitesi 300’e çıkar. 100 balıkçı teknesi 200 de yat bağlarsınız. Teknesini bağlayacak yer arayan o kadar çok kişi var ki bu işin finansmanı da çok kolay sağlanır.
* Balıkçı barınaklarını geliştirip yat bağlamaya da uygun hale getirmesinin yanı sıra, beş çıpalı marinalarını da artırması gerekiyor. Hepimiz biliyoruz ki en güzel koylar ve kıyılar ülkemizde. İtalya’daki, Fransa’daki, Akdeniz çanağındaki tekneleri Türkiye’ye getirmemiz lazım. Çok sayıda tekne de gelmek istiyor ama marina sayımız yeterli değil. Bunun için öncelikle devletin marina yatırımlarındaki bürokrasiyi azaltması lazım, ayrıca da marinalardan aldığı deniz alanı kiralarından vazgeçmesi lazım. Marinalardan aldığı deniz alanı kiraları nedeniyle marina bağlama fiyatları son yıllarda çok yükseldi. İnsanlar bu nedenlerle tekne sahibi olmaktan vazgeçiyor. Oysa maliye bu denizalanı kiralarından vazgeçse, daha çok tekne sahibi olacak, daha çok tekne Türkiye’ye gelecek, daha çok ekonomik aktivite olacak, tekne bakım ve onarımında daha çok insan istihdam edilecek ve maliye daha fazla gelir elde edecek.
Yasemin Dalkılıç’tan, “Enerjini Doğru Kullan” kampanyası
Dünya Serbest Dalış rekortmeni olan Yasemin Dalkılıç ile soğutma sistemleri sektöründe faaliyet gösteren Cantek firması, “Enerjini Doğru Kullan” kampanyasında bir araya geldi. Proje kapsamında Bahamalar, Jamaika, Meksika, Cayman Adaları, Dominik Cumhuriyeti ve Şili’deki batıklar, gemi enkazları, mercan kayalıkları ve mağaralara dalışlar gerçekleştirilecek ve ortalama 30 dakikadan oluşan
6 bölümlük belgesel hazırlanarak su altı yaşamının detayları anlatılacak.
Serbest dalışta 9 dünya rekoru bulunan Yasemin Dalkılıç, projenin enerji tasarrufuna dikkat çekmekteki önemini, şu sözlerle açıklıyor:
“Derin sulara dalışlarımda, ben su içerisindeki hareketlerimi yavaş ve ağır tutarak, oksijen tüketimimi asgari ölçülerde kullanarak orada, suyun altında daha uzun kalmayı başarabiliyordum. Bugünün dünyasında ise var olmak ve hayatta kalmak için enerjiye ihtiyacımız var. Bizim programımızın asıl konusu ise beni de dünya dalış birinciliğine taşıyan aynı sebebi teşkil ediyor: ‘Enerjinizi doğru kullanın’.”
KAPTANIN MUTFAĞINDAN
Erhan Kaptan’ın paça çorbası
Erhan Kavlakoğlu, teknesini, ev-ofis ve şantiye binası olarak çok maksatlı kullanınca, mutfağı da epey sağlam olmuş. Kasım ayında gündüzler güneşli, akşamlar da serin oluyordu. Teknesinde güzel bir akşam yemeği yedikten sonra hava serinleyince, “Şöyle bir paça çorbası olsa da içsek” diye bir iç geçirdim. “Derhal” dedi ve sabaha paça çorba hazırladı. Teknedeki dondurucuda keçi paçaları varmış. Sabah erkenden kalktı. Onları önce on dakika kaynattı ve ağır kokusu gitsin diye, kaynattığı suyu döktü. Sonra bir beş dakika daha kaynattı ve yine suyunu döktü. Daha sonra düdüklü tencereye koydu ve yeterince su ile bir saate yakın kaynattı. Sonra keçi paçalarını aldı ayıkladı. Tereyağı, un ve çorbanın sıcak suyu ile meyane yaptı, sonra yine yumurta sarısı, limon ve çorbanın suyu ile terbiyesini hazırladı. Ayrı bir yerde de sarımsaklı sirkesini yapıp servise sundu. Nefis olmuştu.
Şubat ayı fırtına takvimi
05 Şubat Hamsini Fırtınası (3 gün)
11 Şubat Fırtına
13 Şubat Fırtına (3 gün)
20 Şubat Fırtına
23 Şubat Fırtına 1. Cemre (Havaya)
27 Şubat Fırtına 2. Cemre (Suya)