Ünlü denizcimiz Sadun Boro Muğla kıyılarında yürürlüğe girecek Mavi Kart uygulaması için Çevre Bakanlığı’na açık mektup yazmış ve endişelerini dile getirmişti. Bakanlık gerekli altyapı çalışmalarının tamamlandığını söylüyor
İki hafta önce, ünlü denizcimiz Sadun Boro’nun Çevre ve Orman Bakanı Bakanı Veysel Eroğlu’na hitaben yazdığı açık mektubu yayınlamıştım. Sadun abi Muğla ili kıyılarında uygulamaya girecek Mavi Kart sistemi için eleştirilerini dile getirmişti. Uygulama ile büyük küçük demeden tüm tekneler organik atıklarını atık alım istasyonlarına verecekler, bu işlem de chip’li karta işlenecek.
Sadun Boro’nun itirazı iki noktada toplanıyordu: Birincisi, içinde iki-üç bin kişinin dolaştığı kuruvaziyer gemiler ile beş metrelik yelkenli tekne bir tutuluyor. Bu uygulama sonucunda küçük amatör tekneler ve küçük balıkçı tekneleri ile Sahil Güvenlik botları arasında denetimler ve para cezaları üzerine büyük tartışmalar çıkacak. İkinci önemli itirazı ise Muğla kıyılarında toplanan bu organik atıkların arıtılacağı yeterli tesis olmaması. Toplanan bu atıklar fermente olup daha fazla kirlilik yaratacak.
Sadun abi mektubunu da “Bu yaştan sonra başka ülkeye mi gideceğiz?” diye bitiriyordu.
Ceza kesme yöntemi değil
Çevre Bakanlığı Basın Müşavirliği, Sadun abinin mektubu üzerine bir açıklama yaptı. Muğla kıyılarında atıkların toplanması ve arıtılması ile ilgili olarak yeterli çalışmayı tamamladıklarını, Mavi Kart uygulamasının da bir ceza kesme aracı olmadığını vurguladı.
Çevre ve Orman Bakanlığı’nın açıklaması şöyle: “Turizm potansiyeli yüksek olan ve yat/tekne seyrinin son derece yoğun olduğu koy, körfez ve yoğun tekne trafiğinin illegal deşarj yapması durumunda kümülatif etkisi önemlidir. Büyük gemiler için geliştirilen Gemi Atıkları Takip Sistemi ve küçük deniz araçları için geliştirilen Mavi Kart Uygulaması, gemi atıklarının etkin yönetimi ve takibini sağlamak maksadı ile gemilerin atıklarını online olarak bildirmesi ve atık kabul tesislerince alınan atıkların bertaraf tesisine kadar online takibini sağlayacak olan sistemlerdir. Bu sistemler sayesinde, gemi atıkları takibinin elektronik ortamda yapılması sağlanacak olup bu uygulamalar ceza verme aracı değildir.
Deniz kirliliğinin yüzde 80 veya yüzde 94 oranında kara kökenli olduğu bir literatür bilgisi olup, dünya denizleri için ortalama bir değerdir. Ülkemiz geneli, Muğla ili geneli veya Muğla’daki bir koy/körfezdeki kirletici yüzdesini vermemektedir. Muğla il sınırları içerisindeki yoğun tekne trafiği değerlendirildiğinde, kentsel girdiler ile birlikte deniz araçlarının atıklarının kontrol altına alınmasının önemi görülebilir. Kentsel girdilerin engellenmesi ile alakalı çalışmalar ayrı bir kanatta, deniz araçlarından kaynaklanan kirliliğin azaltılması ile ilgili çalışmalar ise diğer bir kanatta yürümektedir.
‘Toplanan pis su atıkları ne olacak?’ endişesine gelince... Muğla’daki marinalarda, atık alım gemilerinde ve denetim görevi bulunan ilgili kurumlarda gerekli sistem altyapısı oluşturulmuştur; ayrıca; Muğla ili kıyı ilçe ve beldelerinde (Fethiye, Göcek, Ölüdeniz, Bodrum, Datça, Köyceğiz, Marmaris, Turunç, Akyaka, Dalyan) atık su arıtma tesisleri kurulmuştur.”
Bir cümle eklense sorun çözülebilir
Sadun Boro, hayatını denizlerin ve ormanların korunmasına adamış. Bu çabası uluslararası denizcilik camiası tarafından biliniyor. Biz amatör denizcilerin de tüm gayreti, denizlerin korunması. Yıllardır denizlerin kirletilmemesi, ormanların korunması için mücadele ediyoruz. Çevre ve Orman Bakanlığı’nın denizlerin ve ormanların korunması nedeniyle gösterdiği hassasiyete teşekkür ederiz. Marmaris ormanlarının korunması için bu hassasiyeti sürdürmesini temenni ediyoruz.
Elbette liman içi ya da koy içinde, büyük ya da küçük tekne dahil, hiçbir tekne organik atıklarını denize boşaltamaz. Ancak diğer tüm gelişmiş ülkelerde olduğu gibi, amatör teknelerle ticari tekneler arasında ayrım yapılmasını bekliyoruz.
Ömrünü denizlerin ve ormanın temiz tutulmasına adamış bu koca çınarın önerisine kulak verilmesini temenni ediyoruz. Yönetmeliğe,
“18 metreden ya da 50 grostondan küçük, ticari olmayan, turizm amaçlı kullanılmayan, özel tekneler uygulamadan muaftır” cümlesi eklense zaten sorun kalmayacak. Amatör denizci yüzdüğü, tabak çanağını, hatta salata malzemesini yıkadığı denizin içine etmez ki...
Türkiye’de, özel amaçla denizde büyük motoryatların, guletlerin, hiçbiri özel amatör tekne değil. Bu teknelerin tamamına yakını, ticari tekne olarak kayıtlı. Denizcilik Müsteşarlığı kayıtlarına göre, özel amatör teknelerin yüzde 99’u 18 metreden küçük.