Meral Tamer

Meral Tamer

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Sorun, Çankaya için hazırlıklara şimdiden başlayan Erdoğanın, Başbakanlığı ve parti liderliğini bırakırken, iktidar yetkilerinin önemli bir kısmından da vazgeçerek değil, tam tersine yetkilerine yenilerini de ekleyerek Çankayaya çıkmak istemesi. Biliyorsunuz Adalet Bakanı Cemil Çiçek ve TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı AKP milletvekili Burhan Kuzu aracılığıyla bu yönde düğmeye basıldı. Kuzu da Çiçek de "Türkiyenin istikrar içinde bir ülke olmasının ancak "başkanlık sistemi" ile mümkün olabileceği iddiasıyla bir anayasa değişikliğini gerekli görüyorlar. Tekneyle dünya turuna çıktığından bu yana her ne hikmetse medyamızda çok daha sık boy gösteren Koç Holding Onur Başkanı Rahmi Koç da onay verdikten sonra neden olmasın! Ne dedi Rahmi Bey geçen hafta: "En iyi idare tarzı akıllı diktatörlüktür. Ama bu devirde mümkün değil. İkinci en iyi ise başkanlık sistemi!" Bu arada Tayyip Bey de baklayı ağzından çıkardı: "Hızlı iş yapabilmek için bürokratik oligarşiyi kaldırmak lazım!" Hah, şimdi sadede gelelim. Bürokrasimizin geçmişte olduğu gibi bugün de pek çok şeye ayak dirediği sır değil. Erdoğanın niyeti bürokratik engelleri mi aşmak yoksa ABD Başkanı Bush gibi bir anda 10 - 15 bürokratı görevden alıp yenilerini atayarak AKP kadrolarını bir çırpıda bürokrasinin en tepelerine mi yerleştirmek? Bu tartışma önümüzdeki günlerde epey alevlenir, daha çooook su kaldırır! İki yıl sonra Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezerin görev süresi dolacak. Şimdiki Meclis, yeni cumhurbaşkanını seçecek. AKP bu Meclis kompozisyonuyla, yeni cumhurbaşkanını tek başına seçebilecek çoğunluğa sahip. Dolayısıyla Başbakan Recep Tayyip Erdoğanın cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturmasının önünde herhangi bir engel yok. Işık Üniversitesi Rektörü siyaset bilimci Prof. Dr. Ersin Kalaycıoğlunun konuyla ilgili kapsamlı çalışmasından yandaki tabloyu aktarmak istiyorum sizlere. Gördüğünüz gibi başkanlık rejimleri hükümette istikrarı sağlıyor, ama siyasal istikrarsızlığa yol açıyor. Siyasal istikrarsızlık ve hatta bunalımla karşılaştıklarında başkanlık rejimlerinin özellikle zafiyet içinde kaldıkları dikkati çekiyor. Mesela Ekvatorda başkan delirmiş. Delilik nedeniyle başkanlığın düşmesi söz konusu olmadığı için adam 6 ay daha başkan olarak kalmış. Görevden uzaklaştırıldığında yerine gelen yardımcısı kadın olduğu için ordudan itirazlar gelmiş ve o da 3 ay sonra görevi bırakmak zorunda kalmış.Parlamenter rejimlerde ise hükümet istikrarsızlığına daha sık rastlanıyor, ancak yine de demokrasinin istikrar içinde çalışması mümkün olabiliyor. Parlamenter rejimler başkanlık rejimlerine oranla daha uzun ömürlü. Bunalımla karşılaştıklarında hükümetleri feda ederek, demokrasiyi kurtarmak ve bunalımı aşmak için daha fazla kurumsal çözüm üretme yeteneğine sahipler. Veriler ne diyor? mtamer@milliyet.com.tr